Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Ş

Ş
@seymassey
Yeniden aktif
6 okur puanı
Temmuz 2017 tarihinde katıldı
Shevek’e göre düşünen bir adamın işi, bir gerçekliği bir diğeri adına reddetmek değil, onu içermek ve birleştirmekti. Kolay bir iş değildi.
Reklam
İnsan hür doğmaz. Eğer kendi ben’i ile mücadeleye başlayan bir irade destanının kahramanı değilse, eğer kendi nefsine galebeden ve kendi ihtiraslarını hâkimiyetten başlayan bir hürleşmeye doğru merhale merhale yol almıyorsa, eğer hürriyeti şahsiyetiyle beraber gelişmiyorsa, insan en hür nizam içinde de hür değildir. Doğarken hürriyetimize de şahsiyetimize de sahip olamayız. İkisini de, yaşadıkça ve liyakatimiz nisbetinde kazanırız.
Matmazel Noraliya’nın koltuğu, onun yalnız kendi ben’ine değil, bütün benlere, mücerret ben’e isyandır. Bütün dinlerin, fikirlerin ve politikaların tarihi bu isyanın tarihidir. Dinler, insanın -iştah, şehvet, kazanç hırsı ve kibir halinde- kuduran ben’ini Allah’da eritmeye çalışmışlardır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Hayır, benim aklım ve şuurum ve izanım vardır. Her şeyden mahrum fakat Cenab-ı Hakk’ın insana bahşeylediği en büyük hazineye mâlikim. Kim bunu verip fâni zevkler almak ister? Deli gibi eğlenmektense akıllı gibi bu âlemi temaşa eylemek insanın şanından değil midir? Fransızların contemplation dedikleri bu temaşa herkese nasip olsaydı, cihanda bu mecnunâne ihtiraslar ve bunca felâketler olur muydu?
“Bazen Selma’ya karşı içimde uyanan kinin, beni ondan uzaklaştıran kinin aşk olduğunu biliyorum. Son tahlilinde sevgim onu kendimde veya kendimi onda yok etmek özleyişleriyle karışıyor. Aşkın, bütün zıtlıkları birbirleriyle hallü hamur eden temel duyguları bunlardır.”
Reklam
Ah, o zamanlar, musiki, Türk musikisi ve hepsinin fevkinde kendi musikisi, ebediyen meçhul kanunlarını yalnız kendi kendisinin sezeceği, fakat asla tayin edemeyeceği musiki, gene kendi içinde başlayan bir noktadan gene kendi içinde nihayetsiz derinliklere doğru giderek ve namütenâhi işleyip geçerek mütemadiyen doluyordu.
“Bazen etrafımızda o kadar esrarlı bir hâdise olur ki ince teferruatına kadar bunu sezeriz, fakat hiçbir şey idrak etmeyiz; ruhumuzun içinde ikinci bir ruh her şeyi anlar, fakat bize anlatmaz, böyle korkunç işaretler bizi muammanın derinliklerine atar ve boğar.”