Ne hazin değil mi sevgilim hikayemiz?
Maalesef pek farkı yok diğerlerinden
İtiraz etmedik, itiraf etmedik
Kaybedenlerdendik değerlerinden
Bari sen sonradan birazcık, mutlu oldun mu?
El yordamıyla, iyi kötü bir yol buldun mu?
Hiç hayır dedin mi, soru sordun mu?
Memnun değilim aldığım haberlerinden
Beni sorarsan, şahitsiz suçlar gibi
Kınalı kanadı kırılmış kuşlar gibi
Yazı gelmeyen upuzun kışlar gibi
Unutulmuşlar diyarında düşünüyorum
İkinci İmparatorluk Dönemi'ni anlatan Rougon-Macquartlar dizisinin dokuzuncu kitabı olan Nana, bir hayat kadını olan Nana'nın hikayesi ile birlikte çevresindeki toplumun yozlaşmışlığını ve çürümüşlüğünü ele alıyor. Emile Zola'dan okuduğum ilk kitap denebilir; daha önce "Therese Requin"e başlayıp yarım bırakmıştım. Dilini
Ne hazin değil mi sevgilim hikâyemiz
Maalesef pek farkı yok diğerlerinden
İtiraz etmedik, itiraf etmedik
Kaybedenlerdendik değerlerinden
Bari sen sonradan birazcık mutlu oldun mu
El yordamıyla iyi kötü bir yol buldun mu
Hiç hayır dedin mi, soru sordun mu
Memnun değilim aldığım haberlerinden
Beni sorarsan şahitsiz suçlar gibi
Kınalı kanadı kırılmış kuşlar gibi
Yazı gelmeyen upuzun kışlar gibi
Unutulmuşlar diyarında düşünüyorum
Ben bir yerde hata yaptım ama nerede
Vermeye çalışırken dolu bir şeyler
Kurmaya çalışırken doğru bir şeyler
Kaçıp gitti ellerimden birer birer sevgililer
Özlemlerinle yıllarca yanarak
Sözüm ona sen böyle bir şey aradın
Duygularınsa çocuktu üç yaşında
Kaçıp kovalanmaktı heyecanların
Bense kurulduğunu sanıyordum köprülerin
İçimde sevinci vardı sağlıklı sevgilerin
Oysa eskilerden tek farkı bu kandırmacanın
Daha akıllı ve hesaplı olmasıydı
Kuru kuru aşk değil biraz paylaşmak
Ya da bir şeyleri sevgi ile yaratmak
Yüreğinde güven yol yol, damar damar
Böyle bir düş için bile değer inan mutsuz olmak
1981
Ne hazin değil mi sevgilim hikayemiz ?
Maalesef pek farkı yok diğerlerinden
İtiraz etmedik, itiraf etmedik
Kaybedenlerdendik değerlerinden
Bari sen sonradan birazcık, mutlu oldun mu?
El yordamıyla, iyi kötü bir yol buldun mu?
Hiç hayır dedin mi, soru sordun mu?
Memnun değilim aldığım haberlerinden
Beni sorarsan, şahitsiz suçlar gibi
Kınalı kanadı kırılmış kuşlar gibi
Yazı gelmeyen upuzun kışlar gibi
Unutulmuşlar diyarında düşünüyorum
Ne hazin değil mi sevgilim hikayemiz ?
Maalesef pek farkı yok diğerlerinden
İtiraz etmedik, itiraf etmedik
Kaybedenlerdendik değerlerinden
Bari sen sonradan birazcık, mutlu oldun mu?
El yordamıyla, iyi kötü bir yol buldun mu?
Hiç hayır dedin mi, soru sordun mu?
Memnun değilim aldığım haberlerinden
Beni sorarsan, şahitsiz suçlar gibi
Kınalı kanadı kırılmış kuşlar gibi
Yazı gelmeyen upuzun kışlar gibi
Unutulmuşlar diyarında düşünüyorum
open.spotify.com/track/0dkH6MkLb...
Daha çok ikinci husus üzerinde durmak isterim: ‘Geçer’
Geçen, mahiyetinin ne olduğunu bilmediğimiz, kısıtlı bir imkanı barındıran zaman. Tek değeri; kısıtlı bir imkanı barındırması ve aynı zamanda birçok çileyi de. Ama hayır. Bu, bir değer mi ki? Bitecek olması, tüm değerini yok etmiyor mu, elde kalan ne ki? Madem göreceli; bin yıl ve bir günün ne farkı var?
İsa Dervişoğlu
Ben bir yerde hata yaptım ama nerede
Vermeye çalışırken dolu bir şeyler
Kurmaya çalışırken doğru bir şeyler
Kaçıp gitti ellerimden birer birer sevgililer
Özlemlerinle yıllarca yanarak
Sözüm ona sen böyle bir şey aradın
Duygularınsa çocuktu üç yaşında
Kaçıp kovalanmaktı heyecanların
Bense kurulduğunu sanıyordum köprülerin
İçimde sevinci vardı sağlıklı sevgilerin
Oysa eskilerden tek farkı bu kandırmacanın
Daha akıllı ve hesaplı olmasıydı
Kuru kuru aşk değil biraz paylaşmak
Ya da bir şeyleri sevgi ile yaratmak
Yüreğinde güven yol yol, damar damar
Böyle bir düş için bile değer inan mutsuz olmak