Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ahh ki ne ahh...
Demek, en büyük fani, en küçük bir âlet ve cihazat-ı insaniyeyi doyuramıyor. İşte bu istidattandır ki, insanın ebede uzanmış emelleri ve kâinatı ihata etmiş efkârları ve ebedî saadetlerinin envaına yayılmış arzuları gösterir ki, bu insan ebed için halk edilmiş ve ebede gidecektir. Bu dünya ona bir misafirhanedir ve ahiretine bir intizar salonudur.
Sayfa 73
M.S. 11. asırda (1055-1056 yıllarında) demek ki Haçlı Seferleri’nden aşağı yukarı 40 sene evvel, önemli gördüğümüz (ama türünün tek örneği olmayan) bir kitap, Kitâbü’t-Tabakat ve’l Umem Endülüslü Kadı Said bin Ahmed el-Andulusî tarafından kaleme alınmış ve 1930’larda ünlü Fransız oryantalist Régis Blachère tarafından Livre des Catégories des Nations başlığıyla Fransızcaya çevrilmiştir. Burada Kadı el-Andulusî diyor ki; “Medeniyete hizmet eden kavimler Ebraniyyun (İbraniler), İraniyyun (İranlılar), Hintliler, Romalılar ve tabii Araplardır.” Yunanlılar ve Arapları temel olarak ayrımlaması ilginç, iki kesim arasındaki tercüme ve kültürel kosmos veya akkültürasyonun bilincinde.
Reklam
İhtiyarın cüz'i ise, kendi Malikinin irade-i külliyesine işini bırak. İktidarın küçük ise, Kadir-i Mutlak' in kudretine itimat et. Hayatın az ise, hayat-ı bâkiyeyi düşün. Ömrün kısa ise, ebedî bir ömrün var; merak etme. Fikrin sönük ise, Kur ân'ın güneşi altına gir. İmanın nuruyla bak ki, yıldız böceği olan fikrin yerine her bir ayet-i Kur'ân, birer yıldız misillü sana ışık verir. Hem hadsiz emellerin, elemlerin varsa, nihayetsiz bir sevap ve hadsiz bir rahmet seni bekliyor. Hem hadsiz arzuların, makasıdın varsa, onları düşünüp muztarip olma; onlar bu dünyaya sığışmaz, onların yerleri başka diyardır ve onları veren de başkadır.
Sayfa 1035Kitabı okudu
"Allah'ın nuru ile nurlanan bir gönlün semasını hangi bulutlar kaplayabilir? Her an huzur-u İlahîde bulunmak bahtiyarlığına eren bir kulun ruhunu hangi fâni emel ve arzular,hangi zavallı teveccüh ve iltifatlar ve hangi pespaye gaye ve ihtiraslar tatmin,teskin ve teselli edebilir?"
Ve insan, acib cem'iyetli istidadıyla yalnız bu kısacık, dağdağalı dünya hayatı için yaratılmamış; belki ebede meb'ustur ki, ebede uzanan arzular, mâhiyetinde var. Ve bu dar, fâni dünya, insanın nihâyetsiz emel ve arzularına kâfi gelmediğini herkes bir derece hissetmeğe başlamış.
Hayvani arzulara esir olmaya, şeytanın zorbalığına hürriyet adı verilmiş.
Reklam
Bu da yol ayrıcı, bu da son vida… İndi günəş soyuyacaq, tələsmə! Ayrılıq gələcək əlində qılınc Bizi qana boyayacaq, tələsmə! Bir yer boş qalacaq burada bizsiz, Arzular, ümidlər itəcək izsiz, Eşqimiz susacaq səssiz, səmirsiz, Körpə kimi uyuyacaq, tələsmə! Həyat məni məngənədə əzdirib, Ağrıları ürəyimdə gəzdirib, Çox deyirdin: Fikir məni bezdirib, İndi gözün quruyacaq, tələsmə!.. Rasim gözlərinə görünməyəcək, Bu həsrət heç kimlə bölünməyəcək, Xatirəm beynindən silinməyəcək, Bir gün səni qınıyacaq, tələsmə!.. (Şəhid p-k l-nt: Rasim Abdullayev )
Acaba hiç mümkün müdür ki, bütün akılları hayrette bırakan şu intizam-ı âlem ve geniş rahmet içinde kusursuz hüsn-ü san'at, misilsiz cemal-i rububiyet; o duaya icabet etmemekle böyle bir çirkinliği, böyle bir merhametsizliği, böyle bir intizamsızlığı kabul etsin? Yani en cüz'î, en ehemmiyetsiz arzuları, sesleri ehemmiyetle işitip îfa etsin, yerine getirsin. En ehemmiyetli, lüzumlu arzuları ehemmiyetsiz görüp işitmesin, anlamasın, yapmasın? Hâşâ ve kellâ, yüzbin defa hâşâ! Böyle bir cemal, böyle bir çirkinliği kabul edip çirkin olamaz.
Allah'ın nuru ile nurlanan bir gönlün semasını hangi bulutlar kaplayabilir? Her an huzur-u İlahîde bulunmak bahtiyarlığına eren bir kulun ruhunu, hangi fâni emel ve arzular, hangi zavallı teveccüh ve iltifatlar ve hangi pespaye gaye ve ihtiraslar tatmin, teskin ve teselli edebilir?
Her an huzur-u İlâhîde bulunmak bahtiyarlığına eren bir kulun ruhunu, hangi fâni emel ve arzular, hangi zavallı teveccüh ve iltifatlar ve hangi pespâye gaye ve ihtiraslar tatmin, teskin ve teselli edebilir?
Sayfa 330 - Söz basım yayınKitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.