Isınmak için eve girilir değil mi, biz ısınmak için dışarı çıkıyoruz. Evde Sibirya soğukları esiyor mübarek.🥶😂
Nazım Hikmet'in kimin yolundan gitti belli oldu
Alexander Puşkin tarihe sadece bir edebiyat dehası olarak değil, aynı zamanda bir kadın avcısı olarak da geçti. 1820 yılında bu genç yazar, siyasi açıdan kışkırtıcı çalışmaları nedeniyle sürgüne gönderilecekti. Ancak genç Puşkin şanslı idi ve Akıl hocası tarihçi Nikolai Karamsin'in girişimleri sayesinde, Cehennem Sibirya'ya değil, "sadece" o zamanki imparatorluğun güneyine, şimdiki Moldova'ya gönderildi. Orada da arkadaşlarından ve ailesinden uzaktaydı ama hayat Sibirya'dakinden çok daha iyiydi ve aşk yaşamasına çok müsait idi..
Reklam
Annemin yaşadığı herşeyi biliyorum ,onun annesinin de ve onun annesinin yaşadıklarını da ..Annem bana hiç birşey anlatmadigi halde ve ben bu kadınların hiç biriyle karşılaşmadığim, tanımadığım, bilmediğim, yaşamadığım türlü acıyı dogdugumdan beri içimde taşıyorum ..Salem 'de incir ağaçlarına asıldım .Cesedim Bağdat sokaklarında sürüklendi. Komo gölünde dokuz çift elle boğuldum.Hicaz da taşlandım. Sibirya da köylülerin yaktığı ateşe atıldım. Karayiplerde dövülerek öldürüldüm. Altmış sekiz yerimden bıçaklandım.Siyanurle zehirlenip kış günü Neva nehrine atıldım. İsmim dokuz yüz yıl boyunca yasaklandı. Babialide arkamdan vuruldum. Yazdığım kitaplara başkalarının adları yazıldı. Yaptığım buluşların ödülü başkalarına verildi.Bir su kuyusunda ölü bulundum .BIr kireç kuyusunda ölü bulundum .Bir mağarada, bir ormanda ,California'da bir otel odasında ölü bulundum .Timsahlara verildim ,filler tarafından ezildim .Bedenim yirmi altı parçaya bölündü. Ama her seferinde yeniden DOGDUM ....
Sonsuzluğa 87
Saat: 2:09 Şarkı: Senn & Antent - Don't Cry Sağ taraftan, şah damarımın kasıldığını hissediyorum yine. Kulağımın hemen altından gırtlağıma kadar bir sustalı baskısı gibi. Tren raylarında ezilen Anna gibi. Hani cesaret akardı damarlarımdan, hani korkusuz kalemlere aktarırdım kendimi, aşkımı, yaşamı, yalanı ve yaşımı.. Ne raylara atlamaya, ne Sibirya'ya sürgüne gitmeye, ne mahkemede tanıklık yapmaya, ne Truva'yı fethetmeye, ne kıskançlığımdan öldürmeye, ne hastalıktan ölmeye, ne de sekizinci dereceden memur olmaya cesaretim yok. Tek cesaretim arafta sıkışıp kalıp yazmak, yazmak, yazmak ve yazmak. Ha bir de Gonçorov'a selam iletmek. Merhabâ Oblomov.
Politik bir alegori, modern bir fabl Veya efendi köle öyküsü... Sibirya'daki mahküm kamplarından birinde, özel eğitimli sahibine ve göreve sonsuz bağlı bir köpek Ruslan...
"Togo" 1925 yılının kış aylarında geçen ve sizi Alaska'nın zorlu arazilerine götüren, Leonhard Seppala ve onun lider kızak köpeği Togo'nun cesaretinin, gücünün ve kararlılığının ölçüldüğü, daha önce anlatılmamış gerçek bir hikayedir. Alaska'nın Nome kasabasında ölümcül bir salgın hastalık ortaya çıkınca ve panzehir 600 mil ötede olunca, kasaba halkı panzehiri getirmesi için şampiyon kızak köpeği eğitmeni Leonhard Seppala'dan (Willem Dafoe) yardım ister. Seppala bu işi yapmak için mütevazı, cılız ve yaşlı Sibirya kurdu Togo'yu lider köpek olarak kullanmaya karar verir. Seppala'nın eşi (Julianne Nicholson), Togo'nun hem zihinsel hem fiziksel olarak kendini her durumda kurtarabilecek bir köpek olduğunu bildiğinden küçüklüğünden beri onu savunmaktadır. Seppala'da onun sadakatinin ve inatçı ruhunu bildiğinden, bu görevi yapabilecek tek köpeğin Togo olduğunun farkındadır. Şiddetli fırtınalara ve eşinin baskılarına rağmen Seppala, Togo ile birlikte sıfırın altında elli derece soğukta, görüş imkanı çok düşük şekilde, bir sürü kızakla bu ölümcül görev için yola çıkar. Bu yolculuk, kızak ustasının lider köpeğine karşı olan duygularını yoğun biçimde anlamasını ve aralarında bozulmaz bir bağ oluşmasını sağlar. #imbd #sinema #sinemakeyfi #film #filmphotography #filmtavsiyesi #aksiyon #macera #alaska #movies #books #bookstagram #bookstagramturkey #filmtavsiyeleri #filmtavsiyelerim🎥🎞🎬
Reklam
318 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.