Miraç Kandiliniz hayırlara vesile olsun....
. Allahım...!!! Gece yürüyüşü hürmetine, Arz'ın Goncası hürmetine, Aşk miracımız olsun..! Rahmetini yağdır üzerimize... Sadr'ımızı, Kâf'ın sırrına aşikâr eyle! İçimizde yularsız bir Burak, Aydınlat yolumuzu, Yön ver kaderimize!
Hayırlı Kandiller :)
…Miraçta Hz. Peygamber (a.s.m)’e şu üç şey verildi: - Beş vakit namaz verildi - Bakara Suresinin son kısmı (Amenerresul) verildi - Bu ümmetten Allah’a şirk koşmadan ölen kimsenin günahlarının bağışlanacağı hususu (söz verildi). (Hadis-i Şerif) - Miraç nasıl oldu? Hazreti Peygamber (asm) Mescid-i Haram’dan (Mekke'den), Mescid-i
Reklam
İsra ve Miraç
İsra ve Miraç, iki ayrı mucizedir. İsra, "geceleyin seyahat etmek, gece seyahati yapmak" manasına geliyor. Peygamber Efendimiz (sav) Mekke-i Mükerreme'den, Mescid-i Aksa'ya kadar olan yeryüzü yolculuğuna İsra deniliyor. Miraç, " yükselmek, yükselmeyi sağlayan araç alet" manasına geliyor. Peygamber Efendimiz (sav),
Sidretü'l-münteha
Göğün sağında bulunan ve hiçbir canlının geçemediği kiraz ağacıdır. İnanışa göre zahit ve şehit ruhları orada kıyameti beklerler. Ötesinde cennet vardır, altından cennet nehirleri akar. Cebrail, Hz. Muhammed'i Allah'ın huzuruna götürürken bu ağacın yanında durur ve "ötesine geçersem yanarım" der. Mecazen, insan bilgisinin sınırıdır. Mem burada sabah rüzgarını Zîn'in yanına gönderirken orayı "son sınır" olarak görür ve sevdiğini o dereceye yükseltir.
Sidretu'l müntehâ. Son uçtaki ağaç. Gölgesi sükût, meyvesi sükût, gövdesi sükût, kökleri sükût. Sükût, ben'imiz ile kendimiz arasındaki kontrol edemediğimiz sınır çizgimiz. Sükût kimsesizliğimiz ile yalnızlığımız arasındaki simetri. Sükût mâverâya geçiş vizemiz. Sükût son uçtaki ağaca son bakışımız. Bir ağacın gölgesinde başlamıştı firkat hikâyesi. Hicab duygusunun sükût ile tamam olduğu bir varlık gölgesini, bir varlık perdesini okuduk son bakışımızda. Hüküm cümlesinin sonundaki nokta, insanın sırtına dağların yüklenmekten çekindiği ağırlığı yükledi. Bir noktanın ne kadar ağır olabileceğini bir ağacın gölgesinde öğrendik. Hangi gölgede bulabilirdik, bir gölgenin ait olduğu varlıktan koparken hissettirdiği acıyı. İnsan gölgesini yasak ağacın dibinde bırakarak ayrıldı cennetten bir daha dönmek üzere. Son uçtaki ağacın gölgesinde kelimeler arasındaki muvakkat sükûtu öğrendik. "Sübhaneke la ilmelena, illa mâ allemtena" sırrına âşîna olduk meleklerin sükût ile vardıkları secde yerinde. İki dudak arasında cenin pozisyonunda bekleyen sükûtu öğrendik güç zamanlarımızda. Akrep ile yelkovan arasında sıkışan sükûtu takip ettik ânın kozasında itikâfa girerken. Son uçtaki ağaca bilet alabilmek için kaç dirhem sükût bedel ödedik... Sükût, kendimiz ile ben'imiz arasındaki sidretü'l münteha, tam içimizde, bizi ikiye bölüyor. Sükût cennetten çıktığımız yer, sükût cennete döneceğimiz yer.
• Kırık bir abdestle namaz kılanlar, bir çift göz diyip geçtiler. Bir kutsala abdestsiz dil uzattılar, Bilmezlerdi benden gayrısını görmeyen o gözlerin sırrıma kefil olan Sidretü'l Münteha olduğunu §| ayz
Reklam
17 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.