Homeros'in destanının Olymposçu kültürün şiiri olduğuna, bu kültürün onunla titan savaşının dehşetleri hakkındaki kendi zafer şarkısını söylediğine değinmiştik. Şimdi, trajik şiirin aşırı güçlü etkisi altında, Homeros'in mitleri yeniden doğuruluyor ve bu metempsykhosis'te Olymposçu kültürün de bu arada daha derin bir dünya görüşü tarafından yenildiğini gösteriyorlar. İnatçı titan Prometheus, Olympos'taki işkencecisine, kendisiyle tam zamanında ittifak yapmazsa, iktidarının büyük bir tehlikeyle karşı karşıya kalacağını bildirmiştir. Aiskhylos'ta, korkuya kapılmış, sonunun geleceğinden endişelenen Zeus'un titanla ittifak yaptığını öğreniyoruz. Böylelikle, daha önceki titanlar çağı, daha sonra yeniden Tartaros'tan gün ışığına çıkartılmıştır. Yabanıl ve çıplak doğanın felsefesi, Homeros'un dünyasının, önünden dans edip geçen mitlerine, hakikatin gizlenmemiş yüz ifadesiyle bakar: mitler bu tanrıçanın yıldırım gibi gözünün önünde sararıp solmakta, tir tir titremektedirler – ta ki o, Dionysosçu sanatçının güçlü yumruğunu yeni tanrının hizmetine girmeye zorlayıncaya dek. Dionysosçu hakikat, tüm mitos alanını kendi bilgilerinin simgeleri olarak devralır ve bunları kısmen kamusal tragedya kültünde, kısmen de dramatik gizem şenliklerinin gizli ayinlerinde, ama her zaman eski mitsel örtüleri altında dile getirir. Prometheus'u akbabalarından kurtaran ve mitosu Dionysosçu bilgeliğin at arabasına dönüştüren bu güç, hangi güçtü?