Bir şiiri olmalı insanın. Ya da şiir gibi bir hayatı.
Kendisiyle göz göze gelebileceği bir kaç dizesi, bir satırı bir şarkısı ve karanlıkta sarılıp uyuyabileceği beyaz bir düşü.
Bir umudu olmalı insanın ya da umutlu bir dünya....
.
Birlikte mısralar düşürüyoruz ama iyi ama kötü
Boynun diyorum boynunu benim kadar kimse değerlendiremez
Bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
İki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
Böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
Zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna diziyorlar
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil
Burda senin cesaretinden laf açmanın tam da sırası
Kalabalık caddelerde hürlüğün şarkısına katılırkenki
Padişah gibi cesaretti o, alımlı değme kadında yok
Aklıma kadeh tutuşların geliyor
Çiçek pasajında akşamüstleri
Asıl yoksulluk ondan sonra başlıyor
Bütün kara parçalarında
Afrika hariç değil.
.
1911 yılında Kastamonu Cide'de doğan yazar, öğretmen okulunu bitirdikten sonra öğretmenliğe başlar ve sonra da Gazi Eğitim Enstitüsü'nde Edebiyat bölümünü tamamlamıştır. Yazmaya ilk olarak şiirle başlayan Ilgaz'ın ilk kitabı Yarenlik adıyla 1943 yılında yayımlanmıştır. 1944 yılında basılan Sınıf adlı şiir kitabı toplatılmış ve sonrasında yazar 6
"Avrupa'da, bir zamanlar Tanrı'nın varolduğu insan bilincinde, büyüyen bir boşluk yar. Bu kuru yalnızlığı Nietzche'nin kahramanca ateizminden oldukça farklı olarak ilk tanımlayan insanlardan birisi Thomas Hardy'ydi. 'Karanlıktaki Ardıçkuşu'nda, 30 Aralık 1900'de, yirminci yüzyıl sona ererken yazılmış, yaşamın anlamı içinde artık bir inanç