Yaşıyoruz, boğuşuyoruz, kucaklaşıyoruz, kin duyuyoruz -acınası yaratıklar- ve ansızın yer yarılıyor ayaklarımızın altında, birbirimizin üstüne düşüyoruz; dilsiz, sararmış ve umutsuzca. Hiç umut yok. Mezar sonsuz bir gece -sonsuz çürüyüşüdür kemiklerin, umutların ve düşüncelerin. Ey bir ilenç gibi, hıçkırık gibi, su baskını gibi yükselen öfke! Ah o ölen büyük kişilikler ve kapanan kocaman güzel gözler!..