Fikirleri, idealleri, ülküleri uğruna ölen/öldürülen insanlar tarihin her anında var olmuş muhtemelen gelecekte de olacaktırlar. Peki “bir fikir” uğruna ölümü göze almayı güdüleyen şeyler neler? Felsefe ve filozoflar bunun neresindedir? Sokrates savunduğu şeyler için ölüme gözü kapalı giderken ne düşünmüştü? Acaba ölümü söz konusu bile olmasaydı fikirleri bu kadar akılda kalır mıydı? Peki Thomas More? Ya da anlamlı bir yaşam uğruna ölen Hypatia, Giordano Bruno, Jan Palach, Simone Weil belki de ismini bilmediğimiz daha bir çok insan. Kitapta genel olarak bu sorulara cevap bulacak, bu filozofların uğruna ölümü göze aldıkları fikirleri ve hayatlarını tanıyacaksınız. Felsefeyle daha önce hiç ilgilenmemiş bile olsanız kolaylıkla okuyabileceğiniz, dili oldukça akıcı, boğucu terimlerden uzak bir kitap. Aynı zamanda yazar Montaigne, Heidegger, Tolstoy gibi insanların ölüm hakkında düşüncelerini de oldukça sade bir şekilde inceliyor. “Ben felsefe okumalarına bodoslama dalamam anlamayacağımdan korkuyorum” diyenlere tavsiye edilir