Yine Alexandere Dumas ve yine efsane ...
Aşkın , azmin ,tutkunun , hırsın , dürüstlüğün , kayıtsız bağlılığın enfes buluşması ...
Tüm bu buluşmalar Hollanda da düzenlenecek olacak siyah lale yarışması ile başlıyor. Öyle bir siyah lale düşünün ki üzerinde tek bir leke olmayan , umut ve inançla el değiştiren ve yine dönüp dolaşıp aynı ele gelen ...
17. yüzyılda Hollanda'da Cornelis Van Barle büyük bir tutkuyla kendini lale yetiştiriciliğine adar.Kıskanç komşusu Isaac Boxtel'in göz hapsine girmiştir bile çoktan. Zira Siyah Lale hem 100 bin florinlik ödül hem de adının ünlenmesi demekti. Cornelis'in bir zarf neticesinde hapse girmesi orada aynı zamanda Rosa' ya aşk duyması ve idama kadar giden serüven adeta bir film izliyormuş gibi anlatılır. Aşkı Rosa sayesinde haksız yere hapisten ve idam edilmekten kurtulan Cornelis aynı gün hem aşkına , hem özgürlüğüne , hem lalesine kavuşur. Siyah Lale' ye şu isim verilir tulipa nigra Rosa Barlensis .. Rosa'nın ve Cornelis'in isimlerinin birleşimi...
Ve kitap şu cümle ile biter ; " Bazen insan kendisinde çok mutluyum deme hakkını asla bulamayacak kadar çok acı çeker..."
Efsane bir başyapıt . Okuyun , okutturun . Okurlarına şimdiden keyifli okumalar :)