İkilikler ve zıtlıklar. Doğrular ve yanlışlar. Kadın ve erkek. Siyah ve beyaz. İyi ve kötü. Hepsi var, hiçbiri yok. Aydınlık ve karanlık. Ying ve Yang. Güzel ve çirkin. Mantık ve kalp. Ruh ve beden. Su ve ateş. Lav ve buzul.
221 syf.
·
Puan vermedi
·
17 günde okudu
+356
Savaşçının laneti Vay vay vay vay demek istiyorum. İki oturuşta tamamen bitirdim. İhanet üstüne ihanet, bu kadar çok ihanete en son yaprak dökümü izlerken şahit olmuştum. Kim kimin babası kim kimin aşkı anlamak için beynimi iyice zorladım. Göz renklerinden tahminlerde bulundum. Gizem üstüne gizem, kah geçmişe gittik kah günümüze döndük kah ruhlar
Savaşçı'nın Laneti
Savaşçı'nın LanetiDila Beyaz · Arete Yayınları · 20241 okunma
Reklam
Modern insan neden bu kadar nevrotik? Çünkü modern insan, ömründe ilk kez insan olmaya başladı. İnsanlığın geçmişi, insanların geçmişi değil. Şimdiye değin insan, birey halinde değil, hep bir güruh halinde; kolektif topluluklar halinde var oldu. Şu anda ise birey doğuyor; dolayısıyla günümüz insanı nevrotik. Bu aslında iyiye alamet; insan bilinci
Sayfa 7 - Doğan YayıneviKitabı okuyor
"Aşağılık duygusu tüm yaşamı, özellikle düşünceyi etkiler. Bunu biliyor muydunuz? Kendimize güvenimiz olmadığından bizi ayakta tutacak sağlam, sert bir sistem icat ederiz. Karmaşık olduğunu düşündüğümüzü gereksizce basitleştiren bir sistem. En büyük basitleştirmeyse basit karşıtlıklara dayanır, dünyayı siyah-beyaz görür. Ne söylediğimi anladınız mı? Zihin keskin zıtlıklar kümesi oluşturur: Beyaz-siyah, gün-gece, yukarı-aşağı, kadın-erkek. Bunlar algımızı belirler. Ortası yoktur. Dünya böyle görüldüğünde daha basittir. Zıt kutuplar arasında gezinmek kolaydır, davranış kurallarını kolayca belirlemek mümkündür. Özellikle de belirsizlik lüksünü kendine saklayarak başkasını değerlendirmek kolaydır. Bu düşünce her türlü belirsizlikten korur - kes at, her şey açık, ya böyle ya da şöyle, üçüncü çıkış yok. Aristoteles -altın buzağı."
984 syf.
7/10 puan verdi
·
38 günde okudu
Tohumdan Hasada
Octavia E. Butler, gelecekteki toplumlar ve insanüstü güçler hakkında bilim kurgu romanlar kaleme alarak bu türde erkek yazarların egemen olduğu bir dönemde hem kadın hem siyahi olarak öncüler arasına girmeyi başarmış Amerikalı siyahi bir yazar. ABD tarihinin en önemli başlıklarından olan köleliğin etkisiyle Butler’ın yaşadığı ayrımcılık, eserlerinde belirgin şekilde yer alıyor. Okuma sırasında, kitabın tür ve konusunu yazarın nasıl belirlediğini düşünürken yakalıyorum kendimi yine. Örneğin Butler, on iki yaşındayken “Devil Girl from Mars” filmini izledikten sonra zihninin farklı şekilde işlemeye başladığını fark etmiş. “Tohumdan Hasada” dört kitabın bir araya getirildiği sonu hiç gelmeyecekmiş hissi veren ve okuması hiç de kolay olmayan 984 sayfalık bir roman. Birbiriyle sürekli mücadele eden eserin iki baş karakterini ABD’nin asırlara yayılmış siyah-beyaz kavgası olarak düşünmek için iyi nedenlerim var. İşte eserden bir alıntı: “Elbette bazıları kaçmayı başaracak ve sıradan insani korkularla ömürlerini sürdürebilecekti.” (s.289)
Tohumdan Hasada
Tohumdan HasadaOctavia E. Butler · İthaki · 202330 okunma
Bir ses nasıl tarif edilir? Güzel ya da çirkin, yeter mi? Oysa siyah ile beyaz arasında ne çok renk, sesi tarif etmek için ne çok kelime vardı. Sakin mi telâşlı mı, billûr gibi akıyor mu yoksa buğulu, çapaklı mı? İşveli mi bu ses yoksa güzelliği masumiyetinden mi? Hepsi sesten belliydi. Bir kadın sesinden tanınırdı bir erkek sesiyle bilinirdi. Rüzgâr sesiyle eser, volkan gürültüsüyle patlar, mızrak sesiyle çarpardı. Kan sesli akar, ateş sesli yanardı. Gözyaşı sessizce aksa da öfke, neşe, ayin, nefret, aşk sesliydi. Ama yine de sesin geldiği yeri gözlerimizle ararız. O zaman yazıcı köle gördü Hanımefendi Sabina'yı.
Sayfa 150 - Timaş Yayınları
Reklam
653 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.