Bir ses nasıl tarif edilir? Güzel ya da çirkin, yeter mi? Oysa siyah ile beyaz arasında ne çok renk, sesi tarif etmek için ne çok kelime vardı. Sakin mi telâşlı mı, billûr gibi akıyor mu yoksa buğulu, çapaklı mı? İşveli mi bu ses yoksa güzelliği masumiyetinden mi? Hepsi sesten belliydi. Bir kadın sesinden tanınırdı bir erkek sesiyle bilinirdi. Rüzgâr sesiyle eser, volkan gürültüsüyle patlar, mızrak sesiyle çarpardı. Kan sesli akar, ateş sesli yanardı. Gözyaşı sessizce aksa da öfke, neşe, ayin, nefret, aşk sesliydi. Ama yine de sesin geldiği yeri gözlerimizle ararız. O zaman yazıcı köle gördü Hanımefendi Sabina'yı.
Sayfa 150 - Timaş Yayınları