Charles Bukowski, eski yazarlara göre okumak için heves ettiğim yazarlardan birisi çünkü içime bir umut, bir huzur aşılıyor. Geçmiş dönemin kuralı sanırım dramatik eserler yazmaktı ve dram dram dram artık içimiz şişmişti. Yani bizim hayatımız zaten belli ve dünyada korku filmi seyrederken ölenler var, bizde ise bunlar gülerek seyrediliyor. O
Biz bu kentlere sığdık da
Bu kentler bize sığmadı Âsiya
Ve bir çığlık gibi günlerin çarmıhında
Arttıkça yalnız, sustukça silik...
Ay ışığı gölgeleri büyüttü
Son kuşlar da vuruldular dağlarda
Yakamozları söndü sahillerin,
Işıkları evlerin çağın vebalı gövdesinde
Bir hayalet gibi gölgemizde yalnızlık
Kaldık...
Kırık bardaklar gibi içilmiş sulardan geride buruk bardaklar gibi...
Yılmaz Odabaşı
Biz bu kentlere sığdık da
Bu kentler bize sığmadı usta
Ve bir çığlık gibi günlerin çarmıhında
Arttıkça yalnız
Sustukça silik
Ay ışığı gölgeleri büyüttü
Son kuşlar da vuruldular dağlarda
Yakamozları söndü sahillerin
Sanciyan tüm noktalarıma büyük bir acı ile karşılık veriyorum
Biliyorum dağıldı bu sofra
Sayısız nimet onumdeyken kuşlar uçurdular hepsini kendileri gibi hiçliğe..
Naif ses tonun bir alacaklı gibi artık
Ruhumu kucaklayan o samimiyet söndü bir günde
Sevgim yetim kaldı.
Sanki sevgimi yüreğimden ruhumdan kuşlar aldı.
Kuşlar uçtular kalbimle.
Bulutlardan aşağı bıraktılar ağlamaklı anıları.
Mutlu olanları da attılar sonu hep bahar mevsimi ülkelere.
Artık rahat bu bedenim
Dikene değse de tenim
Kus misali kollarım
açılır boşluğa kanatlarım
Sen ve hatıran bir boşluk artık yüreğimde
Günah çıkaran hiç ait olmadığım bir dinin insanıyım sanki ya da
İçli bir tövbe gibi hissettiğim
Derin pişmanlıkların hüzünle kavruldugu acı tatta bir yemek, yazında kışında tenimi yakan bir kumaşmis gibi sevdan.
Kurtuldum belirsizlikten.
Sahte gelen sevgisizlikten
İçi boş ilgi yumağı bu dünyadan.
Nasıl hoyrat ve alaycı artık ruh duvarim
Yipranmaz hemen
Eskimez artık
Mutluyum yokluğunda
Yolum aydınlık