Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

sophie kowalsky

sophie kowalsky
@sophiekowalskyy
ölü topraklarında menekşeler büyütüyor ve kaktüslere ömürler adıyorum..
6 okur puanı
Aralık 2016 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
ah o gemide ben de olsaydım eğer mızrağı sallardım aştot’a kadar belki gider çirkin bir faşiste değer belki de bir masumun tam kafasına. ama savaş böyleymiş bazen siviller ölebilirlermiş devlet uğruna. 90’lar bitti artık onlar var ve hey siz devlete inanan bütün reziller cehennemde karşıma çıktığınızda öyle bir yumruk patlatacağım ki tam burnunuza hayatınız gazze şeridi gibi geçerken gözünüzden anlayacaksınız allah ne demek ahlak ne demek ve rüya… bu sözlerimi cennet ehline aynen ilet sevgilim: devletin bekasının da allah belasını versin malboranın da!
Reklam
264 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
19 günde okudu
Kız Çocuğu
Kız ÇocuğuOnur Ünlü (Ah Muhsin Ünlü)
6.9/10 · 511 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Coğrafya kaderdir” der İbn-i Haldun, 1389 senesinde. Arz-ı kürenin en ihtişamlı, en gerçek lafıdır bu. Mukaddime’de geçer. Yani der ki, ırk diye milliyet diye bir şey yoktur. Çoğrafya vardır. Yani der ki; güneş kime daha çok vuruyorsa o kavruk olur, güneşi az gören beyaz kalır. Yani der ki başka diyardan birini yargılamadan, onun coğrafyasında kendiniz doğmuş gibi düşünün. İbn-i Haldun bunu beyan ettikten yaklaşık 400 yıl sonra ademoğlu farklı diyarlarda doğduğu içi , evet sadece farklı diyarlarda doğduğu için birbirini katletmeye başladı. Farklı diyarlarda doğduğu için diğerlerini hor görmeye, kendini üstün tutmaya başladı. “Nerelisin” sorusu literatüre girmiş en ayrılıkçı, en bedbaht sorudur. Ha soran olursa ben dünyalıyım.“
sophie kowalsky
Bir kitabı okumayı düşünüyor
Sineklerin Tanrısı
Sineklerin TanrısıWilliam Golding
7.9/10 · 80,1bin okunma
Reklam
Birini sevince… Birinin seni sevmesine izin verince. Peki teslim olunca diyelim… Teslim olunca insanın göbeğinde… Evet göbek deliğinin etrafında. Daha önce orada olduğunun farkında olmadığı bir yara peydahlanıyor. Artık o yaranın sızısı ancak o teslim olduğun kişi olunca geçiyor. Hayatta kalmaktan ayakta kalmaktan daha çok düşündüğün bir başka şey oluyor artık. Böylece küçülüyorsun, yumuşuyorsun, güçsüzleşiyorsun. Anlıyor musun acaba beni… Ama ben… Bir kere teslim olursam ihtiyarlayıp ölürüm. Biri bana sarılırsa ayakta duramam. Çünkü… Çünkü kalbim ablukada kalır o vakit. Düşmana teslim olmak daha kolay. Onurun kırılır en fazla. Ama beni seven birine teslim olursam… Esir düşerim.
Şimdilerde... Sokak aralarından geçerken...gözüme pijamalı aile babaları ilişirse, kışın, yağmurlu gri günlerde tüten soba bacalarına ilişirse gözlerim... evlerin pencere camları buharlaşmışsa... odaların içine asılmış çamaşır görürsem... bulutlar ıslak kiremitlere yakınsa, yağmur çiseliyorsa, radyolardan naklen futbol maçları yayımlanıyorsa, tartışan insanların sesleri sokaklara dek yansıyorsa, gitmek, gitmek, gitmek, gitmek, gitmek......... isterim hep.
" kırmızı. sana sadece kırmızı demeliyim. ben başaramıyorum kırmızı. hatırlamak dışında bir mucizem yok. birşeye inandım. birşeye ve sadece bir kere ağlayarak dansettim. oysa hayata bağlanmak için ayağa kalkmıştım. "
Kırk Akıllının Çıkartamadığı Taşı Atan Benim !
Merhaba ufacık beyinlerini osuruk kıvamında kullanan insanlar.Sonunda kendim olabileceğim bir yer edindim.Bu yer aslında sizi alakadar etmez ama benim gözümden dünyanın nasıl olduğunu görebilirsiniz.Aslında size ilk yazımda bir çok şeyden bahsetmek isterdim ama Şemsi ile birlikte kaçan zeytinleri yemeye çalışacağız.Şemsi kim diye soracaksınız
Reklam
Beni al Tanrı’nın huzuruna çıkar. Ben de ona diyeyim ki, “Tanrım. Beni olduğum gibi kabul edebilecek bir Tanrı’ya her zaman inanabilirim.” O da bana, “Yürü git o zaman şeytanla görüş huzurumda ne işin var alla alla,” desin. “Kim soktu lan bunu içeri megalomana bak,” diye söylenirken biz şeytanın yanına gidelim. Sen de şeytana de ki, “Şeytan kardeş, sonuçta sen de bir melektin ama iktidar hırsın vardı. Şeytanı şeytan yapan iktidar hırsıdır. Eski günlerini özlüyor musun?” Şeytan da sana, “Sen kaç yaşındasın güzelim?” diye sorsun. “Otuz" de, otuz bir olduğun halde. Şeytanın gözleri dolsun ama çaktırmasın bizi gene zamanın içine sepetlesin. Orada bir çay molası verelim geceyi bekleyelim. O gece beni al kardeşlerinin acılarıyla çarp sonra kendi yaralarına sar. Biraz sustur, biraz soğuk davran, biraz da teyzem ol. Konuşabilecek gücümüz varsa ağladıklarımız yalan. Sahiden bak. Beni al biraz sarhoş et biraz saçlarına tak biraz da yağmurların peşinden koştur. Beni al erken öldür mutsuzluk uzun sürmez.
adım hüzün. bir demlik şaraba denk. hikmetime sual olur mu? olmaz. ayın yedilerinde huzur evine giderim. cumartesileri içer, yazarım. pazar geceleri sevişirim. ritüel iştir aşk. her gün olurum. siyasi görüşümü kendimden olana saklarım. dinim yok. olduğuna kimseyi inandıramadım. ama Allah'a inanırım. kan bağımın olduğu insanları sevmem. kanla
Hayatım bir filmse ben o filmde saksıdaki çiçek yemek masasında bardağın dibindeki su yahut ne çiçek veren ne çürüyen ağaç gibiyim arafta üstelik arafta barakam var eflatun bir bahçem simsiyah bir gökyüzüm ait hissettiğim bir yer yağmuru durmayan eşsiz manzarası denilebilecek tek yer barakanın önündeki büyük yaş nereden geldi acaba bilmiyorum ama o da benim gibi bekliyor yıllardan beri kaybettiği şey rüzgarın ve yağmurun etkisiyle taş kum ve parçalarına bölünüyor yavaş yavaş ve ince ince solgun sarı yapraklar kuruyup dansa kalkınca 10 vapuru hareket ederdi sonsuzluğa hiç durmamak üzere bir daha liman görmeyecekti vapurun üstünde sayısız kuş uçuyordu sanki gemiyi koruyordu dans başladı vapur hareket etti erkek günün birinde uğruna ağlayacağı sigarasını sigarasıyla yakacağı kadına seni seviyorum diyor kadın nefretini hiçbir zaman unutmayacağı güveninin her zerresini harcadığı adama ben de seni seviyorum diyordu her şey çok güzeldi yan masa da oturan biri sigarasını sigarasıyla yakmaya çalışıyordu tımar ediliyordu ruhu
Düşün! Bize, matematik dünyasının kurgusal ve sonsuz olduğu öğretildi. Bunu kabul ederim, 1'den sonra 2 gelir dendi. Bunu da kabul ederim. Ama sonra, 1 ile 2 arasındaki sonsuzluğu düşündüm. Peki o nereye gitti? İrrasyonel sayılar varken bir sayıdan sonra diğer bir tam sayı nasıl gelebilir? Eğer 1'den sonra virgül konursa ve bunun da kıçına sonsuz sayı konabiliyorsa 2 nasıl gelir? İşte! Soru bu! Yanıtsız bir soru. Ve işte matematiğin hatası! Dolayısıyla matematik yok. Onun üzerine kurulmuş dünya düzeni de yok... Ama ben anlayabilirim. Anlayabilirim bu sorunu. Ve o zaman ortaya yaklaşık sayılar çıkar. Yani hiçbir sayı tam değildir. Hepsi tama yaklaşır. Ama varamaz. Demektir ki, 1,999...9'u bize 2 diye yutturmaya çalışan bir dünyanın çocuklarıyız. Ve dünya da aslında tam gibi görünürken, aslmda bir irrasyonellik harikası. İşte bunun için hayat yoktur. Olsa dahi o da irrasyoneldir! Yani anlamsızdır. Ne bir başlama nedeni, ne de bir oluş nedeni vardır. Evrende uçuşan kocaman bir irrasyonellik. Tabiî ki dünyanın bir anlamı olması gerekmiyor. Belki de onu anlamlandıran üzerinde yaşayan akıl sahibi yaratıklardır. Ama onların da bizi getirdiği nokta ortada!
Azil
AzilHakan Günday
8.4/10 · 9,1bin okunma
Hepimiz aynı televizyon programlarıyla büyüdük. Sanki hepimize aynı suni hafıza taklımış... Hepimizin belli başlı hedefleri aynı. Hepimizin korkuları aynı. Gelecek parlak değil... Çok yakında aynı anda aynı şeyleri düşünmeye başlayacağız Mükemmel bir uyum içinde olacağız. Senkronize. Birleşmiş. Eşit. Kati. Karıncalar gibi. Böcekler gibi. Koyunlar gibi.
Ayrıntı
Reklam