Uyanış, Festival ile Olur mu?
Emperyalizmin bir çabası olduğu isminden belli. İçi dijital peygamber dolu. Burç ile gelecek okuyorlar.
İçini yine din ile doldurarak yanına da Atatürk koyarak uyanış festivali yapıyorlar.
Bu uyanış sürecini 12 Eylül 2012 tarihinde eyleme dökerek başlattım.
Ülkemiz insanını birilerinin çıkarına kullanma ve
Değerli arkadaşlar, öncelikle teveccühünüze çok teşekkür ederim. Koçluk hizmeti için sorular soruyorsunuz, memnuniyetle cevaplıyorum. Fakat takdir edersiniz ki sosyal medya çok büyük bir mecra ve her türden insan var. Bizler online görüşmeler yaptığımızdan herkesle birebir görüşme yapmamız sağlıklı olmaz. Bu noktada eleyici olma hakkımız var. Bu bakımdan din, ırk, mezhep gözetmeksizin herkese koçluk yapabileceğim gibi “yetişkin erkeklere” koçluk hizmeti vermemekteyim. Ancak genç yaştaki erkek öğrencilere bir ihtimal olumlu yanıt verebilirim. Daha güzel, rahat ve güvenli günlerde görüşmek üzere 🌸
Bir şeyleri kaçırıyoruz hissiyle düşündüğümüz dallar bizi kendi köklerimizle olan muhabbetten koparıyor. Sosyal medya içerisinde ilgi çekecek bir şeyler görmek için ilgimizi çekmeyen binlerce içeriğin esiri oluyoruz. Sonunda ilgimizi çekeni bulduğumuzda ise ilgimiz bile bize küsmüş olduğundan tat almıyoruz hayattan. Heyecanımızı diriltmek üç beş pikselin hükmüne kalmış ise,sanki bazı şeyleri yanlış yapıyoruz.
Sosyal medya gündemlerinden, fenomenlerden, modadan vs hiç haberim yok. İlgimi de çekmiyor.
Şair; "belli ben bu çağın yabancısıyım" derken beni kastetmiş olmalı
İlgi ve alakamızın çok fazla talibi var bu dünyada. Her şey bizi bir yerimizden çekiştiriyor. Madde dünyası, magazin dünyası, moda dünyası, estetik dünyası, sosyal medya, siyaset... hepsi insanları her daim bir yerlerinden tutup bir yerlere götürmek istiyor. İnsan hangisine bakacağını, hangisine odaklanıp ne yapacağını bilemez hâle geliyor. O yüzden insanları bocalar, sersemler, ayakları dolanır hâlde görüyoruz. Bir şeyi tamamlamadan diğerine atlamaya mecbur bırakılan ve bu yüzden de her şeyi yarım yamalak yaşayan bir insanlıkla karşı karşıyayız...
(Bu kitabı okurken) Benimle birlikte çıkacağınız bu yolculuğu değerli kılan üç hayatî neden var bence.
Birincisi; oyalanma ile geçilmiş bir hayat bireysel düzeyde eksik kalıyor. Dikkatinizi uzun süre veremez olduğunuzda gerçekleştirmek istediğiniz şeyleri gerçekleştiremiyorsunuz. (Bir kitap okumak istiyorsunuz ama sosyal medya mesajlarından ve paranoyalarından başınızı alamıyorsunuz. Çocuğunuzla kesintisiz birkaç saat geçirmek istiyorsunuz, ama patronunuzdan mesaj geldi mi diye e-postalarınıza bakıp duruyorsunuz.)
Bu konu hakkında düşünmek gereğinin ikinci nedeni bu dikkat parçalanmasının sadece bireysel düzlemde değil, toplum genelinde de krizlere yol açıyor olması. İnsan türü olarak, iklim krizi gibi eşi görülmemiş bir sürü fay hattı ve tuzakla karşı karşıyayız ve önceki kuşakların aksine, bu büyük güçlükler karşısında pek harekete geçmiyoruz. Neden peki? Bunun kısmen dikkat arızalandığında sorun çözme becerisinin de arıza yapmasından kaynaklandığını düşünüyorum. Büyük sorunların çözülmesi için pek çok insanın uzun yıllar boyunca o sorunlara odaklanması gerekiyor.
Odaklanma konusunda derinlemesine düşünme gereğinin üçüncü nedeni aralarında en umut verici olanı, bana kalırsa. Ne olup bittiğini anlarsak, olanları değiştirmeye başlayabiliriz. Yazar James Baldwin -benim gözümde yirminci yüzyılın en büyük yazarı- şöyle diyor: "Yüzleştiğiniz her şeyi değiştiremezsiniz, ama yüzleşmeden hiçbir şeyi değiştiremezsiniz." insan elinden çıkma bir kriz bu, yine kendi ellerimizle çözülmesi mümkün.
"Benliğin algoritmik olarak dışarıdan temin edilmesine neden olan paradoksal nitelikteki bu şişirilmiş bireyselleşme çağıyla nasıl başa çıkabiliriz?"
-Geort Lovink
Merhabalar değerli kitapseverler bugün sizlere Şöhret Karaduman kaleminden Cinsiyeti Terk Etme adlı kitabı tanıtmak istiyorum. Kitap 33 farklı başlıktan oluşmaktadır. Anne ve babalar çocuklarını nasıl yetiştirmeli,Z ve alfa kuşağından, çocukluktan yetişkinliğe geçişi nasıl kolaylaştırabiliriz,2-3 yaş,okul öncesi,anaokulu,ilkokul, ortaokul,lise çağına gelen çocuklar neleri yapmalıdır, sosyal medya,cinsiyetsizleştirme gibi birçok konulara değinilmiş kitapta. Ayrıca nasıl sağlıklı/rol model ebeveyn olunur?
Güvenli ve güvensiz bağlanma nedir?
bağlanmayı güçlendirmek için neler yapılabilir? gibi birçok sorunun cevabını da okudukça bu kitabın içerisinde bulabilirsiniz. Çok donanımlı bir kitap okudum. Kesinlikle her anne ve babanın okuması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Sosyal medya yapımcıları öfke ve nefret söylemleri daha çok izlendiği için bu söylemeleri daha çok yayınlıyor ve toplum gün geçtikçe öfke ve nefretle doluyor
Elbette çoğu kişi edebiyattan, sanat ve felsefeden ziyade o "iletişim formlarıyla" -sosyal medya- daha çok ilgileniyor;
ayrıca adanmışlık seviyesinde bir ilgi, sabır ve özveri herkesin değer verdiği şeyler değildir.