Yeni insanda başka şeyler aramak gerekmiyor mu?
Özür dileriz! Kapitalizm fırsat vermiyor!
Sayfa 110 - Yazılama Yayınevi - PDFKitabı okudu
"halkın devleti bir safsatadır, her devlet açık bir sınıf karakteri taşır"
Sayfa 105 - Yazılama Yayınevi - PDFKitabı okudu
Sovyetler Birliği olmasaydı, biz bir ulus ve bir devlet olarak İngiliz ve Amerikan emperyalistlerince çoktan yok edilmiştik. Bunu hiç kimse aklından çıkaramaz. Ne geleneklerimizi, ne de o kara günlerde bizi destekleyen dostumuz Sovyetler Birliği'ni hiçbir zaman unutmayacağız!
Sayfa 93Kitabı okudu
Konuyu biraz daha derinlemesine ele alanlar sistemin muazzam bir memur ordusu yarattığını, işsizliği yok etmekle övünen sosyalizmin hiçbir üretkenliği olmayan, hatta toplumun yaratıcı enerjisini kurutan milyonlarca kişiyi maaşa bağladığını ileri sürüyorlardı. Bürokratlaşmanın bir boyutu buysa, bununla bağlantılı diğer boyutu, sistemin yukarıdan aşağıya, toplumsal beklentileri hiçe sayan, ağır ve yabancılaşmış bir karar mekanizmasına sahip olmasıydı
Sayfa 97 - Yazılama Yayınevi - PDFKitabı okudu
Tarih kanıtlamıştır ki, işçi sınıfının siyasal açıdan parçalanması, onu her zaman zayıflatmış, ileriye dönük her devrimci sıçrama "tek"liği dayatmıştır.
Sayfa 90 - Yazılama Yayınevi - PDFKitabı okudu
1920-1922 yıllan arasında Azerbaycan-Türkiye ilişkileri genel olarak Sovyetler Birliği-Türkiye ilişkilerinin bir ögesidir
Sayfa 4Kitabı okudu
"...ücretli kölelik kalkmadan fahişeliğin önüne geçilemez. Tarihte bütün sömürülmüş ve baskı altında tutulmuş sınıflar, baskıcılara düşük maaşla iş gücü, efendilerine de odalık tutmaları için karılarını vermişlerdir.»
«Kapitalist, inanılmaz ölçüde düşük tuttuğu ücretlerle geçinemeyen ve ek bir gelir sağlamak zorunda kalan işçileri kendi hizmetinde kullanır. Bütün dünyada kapitalistler, çalışan kadınları -Orta Çağ'daki serfler ve daha eski çağlardaki köleler gibi- ucuz ücretle odalık tutarlar..."
"Çocukların ana-babaları tarafından sömürülmelerine son vermeyi istediğimiz için de eleştiriliyoruz. Bu suçu kabul ediyoruz.
Aile eğitimi yerine toplumsal eğitimi getirmekle, en kutsal bağları parçaladığımız öne sürülüyor.
Ya sizin eğitiminiz ! Onu da toplum belirlemiyor mu? ..... Toplumun eğitim üzerindeki etkisini komünistler icad etmedi; onlar yalnızca eğitimin niteliğini değiştiriyor, ve egemen sınıfların etkisinden kurtarıyorlar"
"Bugün burjuva ailesi hangi temele dayanır? Sermaye ve kişisel çıkara. En gelişmiş biçimiyle aile yalnızca burjuvazi için mevcuttur; proleterlerse cinsel perhiz ve yaygın fuhuşa itilirler. Burjuva ailesi ve özel mülkiyet, kapitalizmin çökmesiyle yok olacaktır."
"...Mülkiyetin kaldırılması ve çocukların devlet tarafından yetiştirilmesiyle evliliğin iki temel taşı; kadınların kocalarına ve çocukların ana-babalarına bağımlılıkları yıkılmış olacaktır. Bizi kadınları ortaklaşa kullanmakla suçlayan burjuva eleştirmenlere yanıtımız budur. Kadınların ortak kullanılması burjuva toplumunun bir özelliğidir ve fahişelik kurumuyla .somutlaşır. Fahişelik özel mülkiyetten kaynaklanır ve onunla birlikte yok olacaktır. Bu nedenle,
komünist düzen kadınların ortak kullanımına yol açmayacak, aksine önleyecektir.»
Engels, kapitalizmin çökmesinden sonra evliliğin yepyeni bir biçim alacağını düşünmüştü. Gelecekte evlilikler yalnızca sevgi üstüne kurulacak, sevgi tükenirse, iki insanın birlikte yaşamalarını gerektiren hiçbir neden kalmayacaktı. Kuşkusuz boşanma, gelecekte kadın-erkek ilişkilerinin önemli bir öğesi olacaktı ..
On sekizinci yüzyıl Fransız düşünürü Chailes Fourier, evliliği ekonomik
ve sosyal fahişelik olarak tanımlamıştı. «Genç kız, onu kendi mülkü olarak sahiplenmeye hazır ilk varlıklı alıcıya sunulan bir meta konumunda değil midir?" diye soruyor ve şu sonuca varıyordu : «Matematikte iki eksinin bir artı verdiği gibi evlilikte de her iki fahişelik türünün bileşkesi bir erdem olarak sunulmaktadır.»
"...Kuşkusuz dünyada pek çok kadın var, içlerinden bazıları güzel de sayılır. Ama en küçük ayrıntısı, en küçük kırışığı dahi bana hayatımın en güçlü, en güzel anılarını hatırlatmaya yeten bir başka yüzü ben nerede bulabilirim? Senin o sevgili yüzünü öpücüklerimle kapladığımda en sonsuz acılarımı
dahi altedebiliyorum. 'Kollarının arasına gömüldü, öpücükleriyle dirildi.' Evet kollarının arası ve öpücüklerin ! "
"... Resmin ne kadar silik olursa olsun, işime yarıyor; en hüzünlü ve en çirkin
Madonna'nın dahi kendine tapan insanlar bulabilmesini anlıyorum... "