Hepimiz bir tanrıya dua ederiz, ama olan şeyin adı yoktur. Bir yaz sabahı boğulan çocuk, ne bilir tanrılar hakkında? Dua etmek ne işine yarar?
İnsan ruhu hakkında Marstan daha az şey biliyoruz.
Reklam
120 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Murat MENTEŞ’in okuduğum ilk kitabı. Kitaba başladığım gün izlediğim Leyla ile Mecnun dizisinde konuk oyuncu olarak gördüm Murat Menteş ağabeyi bu tevafuğa da tebessüm ettim :) 100. Bölümde konuk oyuncu olarak yer almış ve bu bölüm oldukça güzeldi. Kitap ve dizi sayesinde gecem oldukça renkli geçti :) Kitabı okurken çokça keyif aldım. Ben de uyandırdığı algı özgünlük ve farklılık oldu bu ağabeyimizin. Farabi, Shakespeare, Dostoyevski, Hacı Bektaş Veli, Nietzsche, Hüseyin Rahmi, Agatha Christie, Neşet Ertaş, Kurt Vonnegut, Orhan Veli ve Bukowski'den oluşan 11 kişilik dev kadroyla. Dünya ve Türk fikir, edebiyat ve kültür hayatında işte bu 11 önemli isim ile karşılıklı birer sohbet şeklinde kurgulanmış bir kitap. Kitapta 11 yazarla yapılan hayali söyleşiler var ve cidden kendinizi bu ortamda röportajı yapan kişi gibi hissediyorsunuz. Ve söyleşiyi yaptığı kişi hakkında çokça bilgi ediniyorsunuz. Kitap okurken basit gelebilir ama üzerinde çokça çalışılmış, kafa yorulmuş. Bu 11 kişinin hayatını ve eserlerini derinlemesine araştırmış ve bunları süzüp kendi anlatım tarzı ile kitaba aktarmış. Kafası farklı çalışan, sıra dışı bir yazar. Farklıları severim bu abimizi de oldukça sevdim o yüzden :) Altını çizip bu platformda da paylaştığım çokça cümle oldu. Hakan Karataş’ın çizimleri de oldukça güzeldi, kitabı tamamlamış. Bu kitabı okuyarak bu 11 üstad hakkında bilgi sahibi olacaksınız. Bir solukta okunacak ve merak uyandırıcı bir kitap. Sıradanlığın dışına çıkmak, farklı bir açıdan bakmak istiyorsanız bu kitabı okuyun. Kitapla kalın, keyifli okumalar…
Derde Deva Randevu
Derde Deva RandevuMurat Menteş · April Yayıncılık · 20193,270 okunma
327 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Hey Gidi Yetmişler Hey
Hulusi Tunca'nın yetmişlerde yayımlanan Hey dergisindeki söyleşilerinden derlenen bir kitap. Hulusi Tunca'nın aynı zamanda okuru da olduğu Hey'de çalışmaya başlamasından önceki bazı söyleşiler de yer alıyor. Yetmişlerde Türk müziğine damga vuran isimleri, dedikoduları, kimin kiminle didiştiğini, başlarından geçen önemli olayları öğrenmek için ideal bir kaynak. Cem Karaca'dan Barış Manço'ya, Nejat Uygur'dan Zeki Müren'e kadar birçok önemli isim hakkında bilgi sahibi olmak isteyenler ve yetmişlerde müzik dünyasında neler olup bittiğini merak edenler göz atabilir.
Yetmişler
YetmişlerHulusi Tunca · Esen Kitap · 20137 okunma
Albert Einstein dine gönülden bağlı olduğunu söylemişti, ama dindarlığı da kendisi gibi sıradışıydı. Din ile bilim arasındaki ilişki hakkında yazdığı çeşitli makalelerinde alışılmadık dini görüşlerini açıklıkla ifade etmişti. Ayrıca Tanrı, ibadet ve din hakkındaki fikirlerini merak eden birkaç hayranına ve arkadaşlarına gönderdiği mektuplarda da dini inançlarını tartışan Einstein’ın kendine özgü ve bazen renkli cevapları çoğu zaman bağlamından koparılarak alıntılanır. Tanrı’ya sıkça yaptığı göndermelerde beyanatları bazen bu ya da şu dini görüş lehine yanlış yorumlanır. Ne var ki Einstein neye inandığı ve Tanrısı’nın kim olduğu konusunda gayet açık ve güçlü duygulara sahipti.
ANADOLU MEKTEBİ YAZARLARI Anadolu Mektebi yazarları; yerli, milli, manevi ve evrensel insani değerlere sahip olan, bu değerler temelinde hayatlar sürüp toplumumuza bu değerleri telkin eden yazarlardan seçilmiştir. YAZAR LİSTESİ 1. Mustafa Kutlu 2. Tarık Buğra 3. Cengiz Aytmatov 4. Samiha Ayverdi 5. Ahmet Hamdi Tanpınar 6. Cengiz
Reklam
ibnu'l-Arabî’nin felsefe anlayışı insan ve varlık görüşünün bir yansımasıdır. İbnu’l-Arabî insanın samimiyetine inanır. İnsanın hakikat arayışının başarısız kalamayacağını söyler. İnsan hakikati ararken pasif bir şeyi aradığını düşünür. Ancak hakikat Hakk ise iş değişir: Bize kendini bildirmek isteyen bizzat Hakk'tır. İlk hatırlamamız gereken bu. Yani biz, bilinmek isteyen bir Allah’ı arıyoruz. Kendini göstermek ve tanıtmak isteyen Allah anlayışına inanmak bizim eşyaya bakışımızı değiştirir. Her insan hakikat hakkında eksik de olsa bir bilgi elde eder. Çünkü Allah herkese şahdamarından daha yakındır. İnsanın Allah’a inanıp inanmaması bunu değiştirmez. Bunu hiç unutmamak lazım. Bu çok Önemli bir düşüncedir. Benim kanaatime göre İslam’ın evrensellik düşüncesinin bir yansımasıdır bu tavır. İbnu’l-Arabî aklın yetersizliğini bize anlatır. Akıl en önemli bilgi imkânımız olsa bile, vahiy ile ikmâl edilmeden bizi tatmin edemez. Bu nokta genellikle yanlış anlaşılır ve sufilerin akıl karşıtlığını savundukları düşünülür. Kesinlikle böyle bir şey söz konusu değildir. Tasavvuf için herhangi bir şekilde akıl karşıtlığı ifadesini kullanmak doğru değildir. Doğru tabir aklın yetersizliğini savunmaktır. Zaten felsefe de bunu kabul eder.
Tasavvuf hiç kuşkusuz bir din ilmidir; en azmdan hicri ikinci asrın sonlarında yaygınlaşan hareket başta çok istekli olmadığı halde daha sonra birtakım iç ve dış nedenlerle din bilimi haline gelmek zorunda kalmıştı. ’Zorunda kalmıştır' dedik, çünkü ilk başta tasavvuf bu hususta pek gönüllü değildi. Zaten ortalıkta gereğinden fazla ’bilgi' vardı ve bilim adamlan çoktu. Burada yapılması gereken şey, yeni bir bilim ihdas etmek ve alimlerin sayısını çoğaltmak değil, bilgi anlayışını değiştirmek olmahydı. Sufiler de tam olarak bunu yapmak istedi: bilgi anlayışını değiştirmek ve ’alim' tipini baştaki ilk tarife döndürmek istediler. Bu nedenle tasavvuf kendisini bir 'öze dönüş' hareketi olarak gördü. Bu nedenle ’arzulu değildi' dedik; fakat çeşitli nedenlerle böyle zorunluluk ortaya çıktı. Özellikle Haris b. Esed el-Muhasibi, Cüneyd-i Bağdadi ve bu gelenekten doğrudan ve dolaylı etkilenmiş isimler öncülüğünde 'sünni tasavvuf’ anlayışı ortaya çıktı. Sünni tasavvuf anlayışı tasavvufu bir din bilimi haline getirmek iddiasıyla gelişmişti. Çağımızda tasavvuftan söz ederken önce şu noktayı akılda tutmak gerekir: hakkında konuştuğumuz şey bir din bilimidir! ’Din bilimi’ ne demektir? ’Din bilimi’ her şeyden önce bilgi kaynağının naslar olması demektir. Bir şeyin 'din bilimi' sayılabilmesinin olmazsa olmazı budur; bilginin nastan ’istinbat’ edilmesi şarttır. Kur’an ve Sünnet’e dayalı olmayan bir din biliminden söz edemeyiz.
234 öğeden 191 ile 200 arasındakiler gösteriliyor.