İstanbul puslu karaltısıyla müstef’ilün bir gemi duyulur padişah saltanatıyla bulutlara demirlediği soğuk akşamlar çalar saatlar kadife konakta ben uyansam da ayışığından müjgân uyumakta o soyut kuşlar su aydınlığında atlas yorganların yüz yıllık hüznüyle yüklü osmanlı zindanlarının pul pul dağılırlar tasalı bol yansımalı boşlukta ben uyansam da ayışığından müjgân uyumakta
15. asırda Osmanlı Devleti’nde bilhassa tarihi şartların bir neticesi olarak mutlak, bölünmez bir hâkimiyet telakkisi yerleşmişti. Devlet artık hanedanın müşterek bir mirası gibi düşünülmüyor, padişah bir halife veya imparator gibi mutlak ve mücerred bir hâkimiyet hâmili telakki ediliyordu... Bu suretle kabile-devlet gelenekleri bertaraf edilerek, Roma’daki gelişmeye paralel mutlak ve soyut bir hâkimiyet kavramına çıkılmış oluyordu. Osmanlı tarihinin ilk asırlarını dolduran taht mücadeleleri, aslında geleneksel telakki ile bu evrimleşmiş devlet ve hâkimiyet telakkisinin çarpışması şeklinde yorumlanabilir. Ve bu evrim maalesef şehzadelerin yürekler parçalayan çığlıkları arasında gerçekleşmiş, “uzun zamanlar”da Türkiye’nin bir Orta Asya, İran veya Ortadoğu toplumu olması önlenmiştir.
Reklam
İnsan nedir üzerine
insanveisleri.blogspot.com/2024/10/2-insan... Mutlaka bir yerlerde işitmişsinizdir, Platon’un insanın ne olduğuna dair “İki ayaklı, tüysüz bir canlıdır.” yorumunu işiten Diyojen pazardan bir tavuk alır, tüylerini yolar, akademiye getirip ortaya koyar, şöyle der: “Demek insan dediğiniz bu?” Diyojen’in
"Padişah şöyle büyüktü, ordu şöyle yamandı" filan, ama bir yandan da yenilgiye uğruyordu. Aslında Osmanlı hiçbir zaman mimariyi Avrupa'nın anladığı içerikte değerlendirmemiştir. Osmanlı'nın insan yapısı çevre konusundaki tutumu kültürünün tanımlanması bağlamında önemli bir veridir. Avrupa'ya gittiğiniz zaman, sıradan bir şehirde bir gotik katedral görüyorsun, o gotik katedralin üzerindeki emek, işçilik inanılmaz boyutlarda. Reims Katedrali'nin üzerinde üç binden çok heykel var. Oraya yatırılan para ve emeği düşünürsen, bütün Osmanlı camilerini toplasan o kadar emek harcanmamıştır. Ama Reims Katedrali, yüz elli, iki yüz senede yapılıyor. Bizde padişahın camisini beş-on yılda bitiriyorlar. Bütün olay sultanın kendisi kadar soyut.
Kitlesel Çürüme'nin Ortasında İnsan Kalabilmek
(Sinir Uçları Uyarılanlar Dinlenerek Okusun) Başlamadan önce kısa bir not: Burada bahsi geçen radikal gruplarla ilgili verilen örnekler, ülkede yaşayan belirli azınlıkların eylemlerinden, sözlerinden alınan analizlere dayanmaktadır. Onların dünya görüşlerinin ürünleridir, yazarın şahsının bakış açısını asla temsil etmemektedir. Metin,
defalarca pardon filmini izlemek
bu konuda yalnız olduğumu sanıyordum. uzak bir yerde, beklenmedik şekilde, çok sevdiğim insanlardan oluşan, toplu bir tanıdıklar grubunu görmüş gibi hayretler içerisindeyim, gevrek gevrek gülerek izliyorum denk geldiğim pardon bağımlılarını. pardon izlemek, öğrenciyken uzayan kahvaltılarımızın biricik sebebiydi. "bu akşam pardon mu
Reklam
38 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.