Yeniden başlayalım. Tramvay işçileri emeklerini koyarlar. Sermayedarlar da sermaye. Emekle sermayenin birleşik çabalarıyla para kazanırlar. Bu parayı aralarında bölüşürler. Sermayenin payına kar denir. Emeğin payına ise ücret.
Sayfa 29 - 12.Basım Ocak 2020, İstanbul, İngilizce aslından çeviren: Levent CinemreKitabı okudu
Size söyleyeceğim şudur ki vaazlarınıza devam edip maaşınızı hak edin ama Tanrı aşkına emekçi sınıfı da rahat bırakın. Siz düşmanların safındansınız. Emekçi sınıfla ortak hiçbir şeyiniz yok. Sizin adınıza başkaları çalıştığı için elleriniz yumuşacık. Yediğiniz sürüyle şey yüzünden karınlarınız yuvarlacık. Ve zihinleriniz müesses nizamın payandası olan doktrinlerle dolu. Siz de İsviçreli Muhafızlar gibi onların paralı askerliğini yapıyorsunuz; samimi askerleriniz, eminim. Gidin aldığınız parayı hak edin, gidin vaazlarınızla muhafızlığını yapın işverenlerinizin. Ama sakın emekçi sınıflara gelip de kanaat önderliği taslayayım demeyin. Dürüstlüğünüzü koruyarak aynı anda iki farklı safta olamazsınız. Emekçiler şimdiye kadar sizsiz gayet güzel idare ettiler. İnanın bana, bundan sonra da edeceklerdir. Hatta siz olmadan işleri çok daha yolunda gidecektir.
Sayfa 19 - 12.Basım Ocak 2020, İstanbul, İngilizce aslından çeviren: Levent CinemreKitabı okudu
Bu akşam gerek doğrudan ikrar yoluyla, gerekse cahil cümleleriniz aracığıyla emekçi sınıf hakkında bir şey bilmediğinizi tekrar tekrar itiraf ettiniz. Ama bunun suçlusu siz değilsiniz. Emekçi sınıf hakkında neden bilgi sahibi olasınız ki? Emekçi sınıfla aynı yerde yaşamıyorsunuz. Siz başka mekanlarda, kapitalist güruhun içinde yaşıyorsunuz. Neden böyle olmasın ki? Paranızı ödeyen, sizi besleyen, bu akşam üzerinizdeki şu giysileri sırtınıza giydiren kapitalist sınıf.
Sayfa 17 - 12.Basım Ocak 2020, İstanbul, İngilizce aslından çeviren: Levent CinemreKitabı okudu
“Her şeyin ilacı zaman, tek ihtiyacın zaman” dediler. Durup durup kolumdaki saate baktım, senin aldığın saate. Yolculukta ana babasını bulantan çocuklar gibi sordum. “Daha gelmedik mi?” diye. Yüzüme boş boş baktılar. Yani dedim, daha yalın sorayım: “Bu zamanla geçer dediğiniz zaman, takribi ne zaman ey insanlar?”
Allah sabır versin dediler, valla bence de versin dedim. Ne olur versin, hatta sabır neredeyse gidip alayım, ağacı varsa toplayayım, çiçeği varsa dikeyim, taşı varsa alıp boynuma asayım, sabır yağmur olup aksın altında ıslanayım istedim