Etkileyici bir kitabın sonuna gözyaşlarımın eşliği ile geldim. Hikaye Stalin yönetimindeki Leningrad'da (şimdiki adı Saint Petersburg) Leningrad Kuşatması'dan günümüze uzanıyor.
Kitaba başladığımda bir annenin kızlarına karşı nasıl bu kadar uzak kalabildiğini, soğuk davranabildiğini okudukça nasıl yani demeden duramadım. Babaları, kızlarının hayatındaki anne ilgisizliğini müthiş bir sevgi ve anlayışla kapatmaya çalışıyor. Fontanka Köprüsü'nde başlayan masalı okudukça, o müthiş aşkın sonsuz can yakışına tanık olmak, savaşla birlikte yokluk ve açlıkla yapılan mücadeleleri okumak.....
Vera, Leningrad Kuşatması'nda çok kayıplar veriyor. Yaşadıklarının izleri kızlarıyla aralarında aşılmaz gibi duran bir duvar örse de zamanı geldiğinde (ki bu zaman babanın ölümüyle başlıyor).
Nina'nın ısrarları ile Vera 'Köylü Kız ve Prens' masalını anlatmaya başlıyor. Masal ilerledikçe aralarındaki duvar çöküntüye uğramaya başlıyor. Duvar küçüldükçe Nina ve Meredith'in annelerine olan yakınlığı şaşırtıcı değil elbette.
Velhasılı kelam Kristin Hannah bir kez daha gönlümü fethetti. ;)
Kış BahçesiKristin Hannah · Pegasus Yayınları · 20164,899 okunma
Halifelik ve saltanatın kaldırılması, demokrasiye olanak sağlamıştır. Bu, kesindir. Bugün anladığımız anlamda bir demokrasi mümkün olamazdı, bu kurumlar kalkmadan. Bence yanlış olarak, Atatürk' ün diktatör olduğunu söyleyenler var.
Bence Atatürk yapılması zorunlu olan şeyleri yaptı. Ağır hastasını, iyileştirebilmek için ilaç almaya zorlayan hekime diktatör denmez. Atatürk'ün yaptığı, bu hekimin yaptığından farklı bir şey değildi. Türkiye'nin ölüm döşeğinde olduğunu görüyordu. Onu ayağa kaldıracak ilacı hazırlamıştır ama gerçek diktatörleri gördük. Hepsi, çok büyük yıkımlara yol açıp, öyle ortadan kalktılar. Mussolini, Hitler, Stalin... Siz de benim kadar biliyorsunuz. Oysa Atatürk, yaşayan bir eser kurdu. Bu, Atatürk'ü asla diktatörlere benzetmemek gerektiğinin kanıtıdır. Atatürk otoriterdi ama buyurmak uğrana buyurmayı hiç istememiştir. Ülkesini kurtarmak için buyruk vermiştir.
Yazıldığı dönemde Stalin için bir eleştiri niteliğinde yazılmış. Ama tam anlamıyla "zamansız" kategorisinde nitelendireceğimiz bir kitap. Tüm olaylar adından da anlaşılacağı üzere bir çiftlikte geçiyor. Burada yaşayan hayvanlar olumsuz yaşam koşulları nedeniyle isyan edip yönetimi insanlardan devralıyorlar. Amaç eşit şartlar altında ve düzgün yaşayabilmek. Sonrasıysa malum iktidar hırsı ve kurulan düzenin bir bir çökmesi...
Günümüz Türkiye'sinde tüm gençlerin okuyup kendine bir ders çıkarması gereken olağanüstü zekice yazılmış bir kitap.
Hayvan ÇiftliğiGeorge Orwell · Can Yayınları · 2020246bin okunma
Final bölümüne kadar okuyucuyu tetikte tutmayı başaran bir kurgu. Stalin Rusyasından 2.Dünya Savaşının karanlık oyunlarına kadar çeşitlilik gösteren olaylar örgüsünü çözmek için elinizden bırakamayacağınız bir roman. Tarih ve dramların iyi bir harmanı.
Kar KurduGlenn Meade · Kırmızı Kedi Yayınevi · 2017961 okunma
Dönemin niceliği gözönüne alınmış mı?Hiç sanmıyorum,realist bir yergi mi? onuda hiç sanmıyorum.Bahsettiğimiz adam bir Gorbaçov değil bir Mao Zedong da değil,Stalin'den bahsederken de bu kadar ağır taşlamalara gerek yok bence.Propagandalara engel olmasaydı,nazistlerin kökünü kazımasaydı neler olurdu diye bir durup düşünülmeli.Velhasıl beni 1984 kadar etkilemedi.
Hayvan ÇiftliğiGeorge Orwell · Can Yayınları · 2020246bin okunma
''O kadar bahtiyarım ki! Ben bütün hayatımı, idealimi, aşkımı, bu muazzam şehre borçluyum. Ben Sovyetler Birliğinin çocuğuyum. 27 yıl sonra bu büyük şehre gelirken tekrar bu asil ve büyük vatanıma dönmüş oluyorum. (...) Bana yapılan bu karşılamayı şahsıma almıyorum. Ben de sizden biriyim. Bu karşılamayı Türk halkına yapılmış sayıyorum.''
''Stalin benim için çok mühimdir. Gözümün ışığıdır. Fikirlerimin kaynağıdır. BENİ O YARATTI. Moskova'da onun adını taşıyan üniversitede okudum. Her şeyimi ona borçluyum.
Bu sözleri türk olduğu ileri sürülen ve bilinen bir şairin söylemiş olması beni çok üzdü. Geçmişin ne kadar acı gerçeklerle dolu olduğunu bir kez daha görüyorum. YAZIK.