Üç serinin birleşiminden oluşan bu kitap şuana kadar okuduğum hiç bir romana benzemiyor. Kitap su gibi akıyor.
Agota Kristof bu kadar övgüyü hak ettiğini düşündüğüm bir yazar. Sadeliği ve sarsıcılığı nasıl bu kadar dengeli götürmüş gerçekten büyük bir hayranlıkla okudum. Adını bilmediğimiz ülkede savaş dönemini anlatıyor ama ne fark eder adını bilsek değişen ne olacak ki savaş her ülkeyi maddi manevi tüketiyor. Önce fakirlik, yoksulluk sonra ahlâkî çöküş beraberinde geliyor. Önce ikizlerin gözünden hikâyeyi izlerken yazar sonra ters köşe yapıyor gerçekten aklımızla oynuyor. Kitapta olabilecek bütün ruhsal sıkıntılara ve sapıklıklara rastlamak mümkün. Böyle manyak bir kitabın sonu tam olarak böyle olmalıydı. "Tren iyi fikir."
Beni; okuduğum kitaplar, dinlediğim türküler, şiirler bitirecek, bunu hissediyorum. Beni gurbet bitirecek, biliyorum. Hani hepimizin Hayati İnanç'ın sesiyle bildiğimiz bir şiir mısrası var ya; "Gurbet eli bizim için yaptılar." diye... Gurbet eli Ali için, Mustafa için ve belki de benim için yaptılar. Ben kendi uzun hikayemin
Zaman bana da bir nehir gibi geliyor. O nehirde yüzüyorum. Sular akıyor ama hangi damla arkamda, hangisi önümde; nehir mi daha hızlı akıyor; ben mi; su önüme mi geçiyor, arkamda mı kalıyor anlayamıyorum.
Gerçek olan tek şey sonsuz bir akış."
Roman adeta bir film şeridi gibi beyninizden akıyor. 620 sayfa ama mükemmel bir roman. Aslında roman demek uygun değil çünkü yazar 13 yıllık hapisi,kürek mahkumluğunu,hücre cezalarını gerçekten yaşamış. Bunu da gayet akıcı bir şekilde anlatmış. Romanın,keşke şu bölüm farklı olsaydı diyebileceğim bir yeri var ki hala beni duygulandırıyor.. (SPOİLER İÇERİR) Kızılderili kabilesindeki ailesine dönmesini çok isterdim.. Fakat dediğim gibi yazarın gerçek hayat hikayesi olunca ve mahkum hayatının zorlukları göze alınınca bir şey diyemiyorsunuz.. Hala boğazım düğüm düğüm...
KelebekHenri Charrière · E Yayınları · 19705,3bin okunma
Sonra fark ettim ki
Su akıyor, rüzgar esiyor, yağmur yağıyor
Her şey yine ve aynı şekilde oluyor
Öyle bir yere geldim ki
Sıcak ve soğuk, aşk ve nefret, savaş ve barış
Üşümek ve sonra ısınmak gibi
Gitsem ayrılık olur, kalsam çöl
Gidersem bende hasret olur ve belki beni sevenler de özler ama
Anladım ki özlemden hiç kimse ölmüyor, ama ben ölüyorum
Nefes alıyorum, önemsiyorum ve gitmek istiyorum
Anladım ki hasret yeni bir aşka kadar sürüyor
Sevdiklerim ve beni sevenler,
Bağışlayın su akıyor ve ben gidiyorum
Boğuk bir bakışın oluyor senin
Bir girdap derinliğinde kayboluyor gibiyim
Yok gibi yaşamak bu kalkıp kurtulmak gibi kalabalıktan
Durma bana türkü söyle Anadolu olsun
Susuz dudak gibi çatlak olsun
Karanfil gibi olsun kara çiçek gibi solgun yüzün
Durmadan akıyor kalbim ayaklarına bana karanlık bakma
Ağıyorum bir karanlık karayel saçlarına
Çekme ülkemden nar yangını gözlerini
Beni bu kentten kurtar beni yalnız ko git beni
Arıyorum arıyorum o ilk çağ ırmaklarında sedef ellerini
Susmam seni ürkütmesin içimde çağlar var bilmelisin
Katı bir yalnızlık bu bilmelisin
Kaçmam kendimi bulmam ben senden yoksunum iyi bilmelisin.
Şu yalnızlık çıkmazında önümde niye sen varsın
Niye her şey bir anda kayıyor sen kayıyorsun
Kalbim niçin bu kadar yabancı sen niye yoksun
Bir sam yüklü geceleri içimden atamıyorum
Niye bunları bir anda unutamıyorum
Hadi tut elimden gök gibi ölü kadar yalnızım.
Boğuk bir bakışın oluyor senin
Bir girdap derinliğinde kayboluyor gibiyim
Yok gibi yaşamak bu kalkıp kurtulmak gibi kalabalıktan
Durma bana türkü söyle Anadolu olsun
Susuz dudak gibi çatlak olsun
Karanfil gibi olsun kara çiçek gibi solgun yüzün
Durmadan akıyor kalbim ayaklarına bana karanlık bakma
Ağıyorum bir karanlık karayel saçlarına
Çekme ülkemden nar yangını gözlerini
Beni bu kentten kurtar beni yalnız ko git beni
Arıyorum arıyorum o ilk çağ ırmaklarında sedef ellerini
Susmam seni ürkütmesin içimde çağlar var bilmelisin
Katı bir yalnızlık bu bilmelisin
Kaçmam kendimi bulmam ben senden yoksunum iyi bilmelisin.
Şu yalnızlık çıkmazında önümde niye sen varsın
Niye her şey bir anda kayıyor sen kayıyorsun
Kalbim niçin bu kadar yabancı sen niye yoksun
Bir sam yüklü geceleri içimden atamıyorum
Niye bunları bir anda unutamıyorum
Hadi tut elimden gök gibi ölü kadar yalnızım.
1.
Saçlarını kimler için bölük bölük yapmışsın
Saçlarını ruhumun evliyalarınca örülen
Tarif edilmez güllerin yankısı gözlerin
Gözlerin kaç kişinin gözlerinde gezinir
Sen kaç köşeli yıldızsınFabrika dumanlarında resmin
Kirli ve temiz haritaları doldurmuşsun
Hâtırasız ve geleceksiz bir iç deniz gibi
Aşka veda etmiş topraklarda durmuşsunBenim geçmiş
.
Karanlık bedenini sardığında, sığınacağın bir gölgen de kalmayacak... ama ilerle. Irmağın kıyısında... tek duyduğun akışın sesi olana dek ilerle. Bir an gelecek, ürpertiyi hissedeceksin bedeninde ve o ana dek sadece ilerle. Emin adımlarına şüphe bininceye dek. Sadece ilerle...
Titreyişlerine eşlik eden sık soluklanışların... Korku mu yoksa