Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Batı Hristiyan dünyası şu kanunu iyice bellemisti artık: Müslümanlar ancak birbirlerine düşürülürlerse alt edilebilirler.
Sayfa 126
“En yüce ahlak ilkeleriyle donanmış olarak görev yapan şu yargıçların hepsinin bir yetersizlikleri var. Kanunları baldırı çıplaklara ve komünistlere karşı bütün şiddetiyle uygulamaya her an hazırlar ama onları ezmek, çenelerini kapatmak ve kıskıvrak yakalamak hiçbirinin elinden gelmiyor. Öte yandan kendi sınıf ve çevrelerinden biri karşılarına sanık olarak çıktığında ona büyük bir yakınlık duydukları halde anlayışsızlıkları ve bürokratlıkları yüzünden kanunu doğru dürüst kullanamıyor ve asıl istedikleri sonucu alıp adamı kurtaramıyorlar, kurtarsalar da bunu öyle beceriksizce yapıyorlar ki bu kez dayandıkları adalet mekanizması yara alıyor. Oysa bu mekanizma aslında kusursuzdur ve sadece akıl ve anlayışla kullanılmalıdır.”
Sayfa 227
Reklam
Değişmeye, iyileşmeye cesareti olmayan insanlar sürekli içinde bulunduğu hali anlatır. Oysaki anlattıkça yaşadıkları tekrar eder. Bilmezler ama bu Su kanunu.
Su yu mutlaka Besmele ile için ve mutlaka güzel bir şeyler söyleyin ama en azından Besmele yi söylediğiniz sesinizin , içeceginiz Su ya erişmesini sağlayıp o şekilde için ki Su yeniden yapılansın ..
Sayfa 68
Su bilgiyi kaydeder ve kaydettikçe yeni nitelikler kazanir. Ama kimyasal bileşimi değişmez , titreşimi değişir.
Sayfa 63
Artık kölelik kanunu mevcut değil, ancak kapitalizim gelişmekte. Batu Han zamanında olduğu gibi özgür düşüncenin en dorukta olduğu zamanlarda çoğunluk azgınlığı doyurur, giydirir ve korur; kendisi ise aç, çıplak, savunmasız kalır. Böyle bir düzen herhangi bir eğilim ve akımla muazzam bir şekilde bir arada var olabilir, çünkü köleleştirmeme sanatı da aşama aşama kendini geliştirir. Uşaklarımıza ahırlarda artık vurmuyoruz ama köleliğe ustaca şekiller veriyoruz. Köleliği haklı göstermek için her duruma göre en azından bir bahane bulabiliyoruz. Bizim fikirlerimiz de birer fikirdir ancak şu an, 19. yüzyılın sonunda en pis bedensel işlerimizi de işçi sınıfına eklemek mümkün olsaydı bunu elbette yapardık. Ve sonrasında bunu haklı gösterebilmek için en iyi insanların, düşünürlerin ve bilim insanlarının altın kadar değerli vakitlerini bu bedensel işlerde harcarlarsa ciddi bir tehlikenin insanoğlunun gelişimini tehdit altına bırakacağını söylerdik.
Sayfa 38 - MisailKitabı okudu
Reklam
İlim, ihtisas, tecrübe… Büyük kelimeler, büyük ve korkunç! Verdiği karar da şu: Türk milleti istiklalini ödeyemez! Aylık vermek için harbi bırakmak lazımdı. Mustafa Kemal’in kararı bu değildi. Vatan ve istiklali idi. Ve en iyi kanunu arayıp buldu: ‘Milletin nesi var, nesi yoksa yüzde kırkını vatan savunması için verecektir.’ Sakarya, Dumlupınar, İzmir ve Lozan… hepsini böyle ödedik. Mustafa Kemal, Büyük Harbe girmek aleyhinde idi: Kafa ve sanat adamı olduğu için! Mustafa Kemal Kurtuluş Harbini bırakmak fikrinde asla bulunmadı: Vatan adamı olduğu için!
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.