Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Şurada dikilen o adam, tıpkı üstün varlıkların biz adi köpeklere yaptığı gibi, bizi soyup soğana çevirdi; bizden acımasızca vergi aldı, bizi para vermeden çalıştırdı, mısırımızı kendi değirmeninde öğütmemizi şart koştu, elimizde kalan azıcık mahsulümüzü kuşlarına yem olarak verirdi fakat bizim kendi kuşlarımızı beslememize engel oldu; talan ve soygun öyle bir hâl almıştı ki, yemeye azıcık et bulsak adamlarından biri görür de elimizden alır korkusuyla kapıları, panjurları kapatıp yiyorduk; yani diyeceğim, öylesine soyulmuş, sömürülmüş ve yoksul bırakılmıştık ki, babamız bile bu dünyaya çocuk getirmenin korkunç bir şey olduğunu, kadınlarımız kısır kalsın da şu sefil soyumuz kurusun diye dua etmemiz gerektiğini söylüyordu bize!"
Sayfa 426Kitabı okudu
ERKEK TİPOLOJİLERİ Kişilik sorunu, otuz yıllık mücadele tarihimizin en temel sorunu olarak süregelmiştir. Kürt toplumsal gerçekliğinin karmaşıklığı, dış güçlerin baskıcı-asimile yöntemleri ile ortaya çıkan kişilik gerçekle- ri, her boyutuyla içinde bulunduğu çıkmazı derinleştirmiştir. Kürtlük bilincinin kişiliklere parçalı yansıması, ağırlıkta da
Reklam
Denk geldiğim güzel bir yazı
Her şeyin en pahalısını aldır ki kıymetin olsun sözleriyle başlayan bir evreye adım atarsınız.. Filanın kızının bohçasına bak, sende iste aynından yoksa konu komşu ne der, çeyiz açmada.. Peki Birbiri üzerinden ego tatmini yapan akrabalar.. Benim kızıma şu takıldı. senin kızına ne takıldı? Biz geline on bilezik taktık. Siz? Sözleri, birbiri ardına sıralanır.. Bunlar aileler arasında olan çekişmedir.. bunun birde gençler arasında olanı var ki o daha vahim.. Filanın nişanlısı baget takmış bende istiyorum.. Dış çekimini şurada yaptırmış bende istiyorum.. İsteme törenim de (2 saatliğine 2bin verilen arka süsleri) konsept olacak.. olmazsa kankalarim ne der.. banane istiyorum işte.. hepsinin fotoğrafını ve videosunu instagrama yüklemem gerek herkesin görmesini istiyorum zihniyeti, adeta eline geçirir kızımızı.. devamlı onay alma çabası ile yapılan gösteriş.. Binlerce liraya tutulan düğün salonları.. Ekonomik seviyesinin üzerinde döşenen lüks evler.. İmkânı olmamasına rağmen sadece geri kalmamak için çıkılan balayı tatilleri.. (3-5 gün) Peki sonra; Evliliğin en güzel zamanlarını dört duvar arasında banka kredisi hesaplamayla geçiren nur topu gibi çiftler.. Birbiri ardına devam eden maddi sıkıntılı boşanmalar.. Yuvamızı bankalara ipotekli kurar olduk.. ne kadar acı öyle değil mi? Bir çul kilimin üzerinde ömrünü geçirmiş peygamberin ümmetleri, şimdi lüks evlerde mutsuz.. Bırakın eksik kalsın.. birşey de olmasın.. eğer her şey tamam olursa; "Eksiği birbirinde aramaya başlıyorsun..
O kadar güzel bir gülümseme saklamıştım ki sana..
Merhaba sevgili. Gece zor geçti ama uyandıktan sonra güzel anıları düşünüp toparladım. Burada daha önceden de yazmıştım. Bana kiliseyle ilgili bir anını anlatmıştın ve çok gülmüştüm. Bunu düşündüm, anlatırkenki halini düşündüm, dinlerkenki halimi düşündüm; nasıl güldüğümü, ellerimle yüzümü gizlediğimi düşündüm. Geçen hafta arkadaşım geldi. Çok
Sanırsam 4. Biram ikisi kırmızı yani yüksek alkol...şöyle hayata bakıyorum biraz sosyolojiye gireyim şurada diyorum zaman geçer en azından sosyoloji bildiğin bok olmuyor yok kalsın abi bide bunun okulunu nasıl okur insan garip.ha biraz psikoloji o daha emeklemeyle meşkul...Freud kokainman abimiz in sür realist çalışmasından öteye gidememiş gerçi onun sürrealizmide nası bı yüzeysellik taşıyo şaşmamak mümkün değil..neyse bana bira şu an daha cazip geliyo belki bı ara yazarım...
Neden alim yetiştiremiyoruz? Prof.Dr. Mehmet Akif Koç’un konuşmasından geniş bir özet sunuyoruz: Hicri ilk üç asırda ne zaman ne gerekmişse ulema onu görmüş ihtiyacı karşılama teşebbüsüne girişmişler. Mesela Hicri dördüncü asırda İbn-i Nedim’in fihristiyle karşılaşıyoruz, daha önce yok. Dört asır boyunca bütün alanlarda ilim kaleme alınmış,
Reklam
Cinselliği inkâr etmek, yaşamı inkâr etmektir. Ama cinselliği düşürücü bir şekilde kullanmak da, ülkenin özgürlüğünü yok saymaktır. Cinselliği çok kaba tarzda kullan-mak, köle bir kişilikle sınırlı kalmak demektir. Cinselliği sahte, küçük-burjuva tarzda kullanmak oportünistleşmek ve düşkün-leşmektir. Sonuç ise, başarısız bir devrimcilik, başarısız bir yurtseverlik ve fazla ilerlemeyen bir toplumsal süreç kişiliğinin ortaya çıkışıdır. Bütün bunlara nasıl çözüm getirilir ve doğrusu nedir sorusunu sormak, cinselliğin doğru yorumunu yapmak ek-mek-su kadar gereklidir. Ayıbı şurada kalsın, bu konu tuzak olan, tabu olan ve ülkemizi, halkımızı, yaşamımızı tehdit eden bir yaklaşımdır. Nasıl Bir Yaşam
92 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Hayal Otel Ya da Kefaret
Hepimizin konfor alanı elimizden bir şekilde alınıyor. Bu bir saat içinde de olabilir, bir günde de bir yılda da… sonuçta hepimiz bir şekilde konfor alanımızdan alınıp, uzağa götürülüyoruz. Kimi zaman bir müzik parçası, bir manzara, bir olay , bir kitap olabilir, yapabilir bunu. Bu konfor alanımdan beni alıp uzağa götüren, düşüncelere sevk eden,
Hayal Otel
Hayal OtelB. Nihan Eren · Yapı Kredi Yayınları · 2020254 okunma
Cinselliği inkâr etmek, yaşamı inkâr etmektir. Ama cinselliği düşürücü bir şekilde kullanmak da, ülkenin özgürlüğünü yok saymaktır. Cinselliği çok kaba tarzda kullan-mak, köle bir kişilikle sınırlı kalmak demektir. Cinselliği sahte, küçük-burjuva tarzda kullanmak oportünistleşmek ve düşkün-leşmektir. Sonuç ise, başarısız bir devrimcilik, başarısız bir yurtseverlik ve fazla ilerlemeyen bir toplumsal süreç kişiliğinin ortaya çıkışıdır. Bütün bunlara nasıl çözüm getirilir ve doğrusu nedir sorusunu sormak, cinselliğin doğru yorumunu yapmak ek-mek-su kadar gereklidir. Ayıbı şurada kalsın, bu konu tuzak olan, tabu olan ve ülkemizi, halkımızı, yaşamımızı tehdit eden bir yaklaşımdır. Kişilik Çözümlemesi
"..Bu soyluların üzerimizde her türlü alçakça hakkı vardır; senelerce kız kardeşlerimizin iffetlerini ve namuslarını diledikleri gibi kullandılar... Şurada dikilen o adam, tıpkı üstün varlıkların biz adi köpeklere hep yaptığı gibi, bizi soyup soğana çevirdi; bizden acımasızca vergi aldı, bizi para vermeden çalıştırdı, mısırımızı kendi değirmeninde öğütmemizi şart koştu, elimizde kalan azıcık mahsulümüzü kuşlarına yem olarak verdirdi fakat bizim kendi kuşlarımızı beslememize engel oldu; talan ve soyun öyle bir hal almıştı ki, yemeye azıcık et bulsak, adamlardan biri görür de elimizden alır korkusuyla kapıları, panjurları kapatıp yiyorduk; yani diyeceğim, öylesine soyulmuş, sömürülmüş ve yoksul bırakılmıştık ki, babamız bile bu dünyaya çocuk getirmenin korkunç bir şey olduğunu, kadınlarımız kısır kalsın da şu sefil soyumuz kurusun diye dua etmemiz gerektiğini söylüyordu bize!"
50 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.