Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

sudenezir

sudenezir
@sudenezir
Yarın öldüğümüz zaman birisi bize sorsa; "Dünyada neler gördünüz?" dese herhalde verecek cevap bulamayız. Koşmaktan görmeye vaktimiz olmuyor ki... -Sabahattin Ali
gıda mühendisliği
manisa celal bayar üniversitesi
izmir
136 okur puanı
Ağustos 2021 tarihinde katıldı
Sabitlenmiş gönderi
Beklenir bizde yarınlar kuru bir nostalji ile, Gelecek gelme; umut sâdece geçmişte deriz... Konuşurken bizi görsen gelecek hakkında; Hep belâ"müjde"leyen Nostradamus'tan beteriz! -Erdem Beliğ Zaman
Reklam
...Uyanık olduğu her an etrafındaki hayatı düzenler. Devamlı bir iş "tamamlanır"...Yeter ki yalnız kalınmasın! Yeter ki bir an olsun yalnızlıkla yüzleşmeyelim. Çabuk insanlar gelsin. Ya da köpekler. Ya da goblenler. Ya da hisse senetleri...Çabuk, biz net biçimde görmeden yetişsinler.
Sayfa 139
Hayatlarındaki yalnızlığın çözümü olmadığını bilmeyi pek az kişi kaldırabilir.
Sayfa 139

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İnsanlar birbirlerini ölümcül bir ışınla öldürür gibi sevgiyle öldürüyorlar. Doymak bilmiyorlar; bütün sevecenlik onlara, bir tek onlara yönelik olmalı. Bu duygunun tamamını istiyorlar; çevresindeki her şeyi tüketene kadar emen, toprağın, fidelerin gücünü, nemini ve kokusunu çalan büyük bitkilerin hırsıyla etraflarındaki yaşam enerjisini çekip almak istiyorlar. Sevgi muazzam bir bencillik. Sevginin korku imparatorluğunda ölümcül bir yara almadan yaşayabilen çok insan var mıdır, bilmiyorum.
Sayfa 129
Çok konuşan bir şeylerin üstünü örtüyordur. Tutarlı bir biçimde susansa, bir şeylere kanidir.
Sayfa 129
Reklam
... yalnızlık ille de acı çekmek anlamına gelecek diye bir şey yok. İnsanların yakınlığı ve sosyal çevre bana gerçek yalnızlıktan daha fazla acı verdi. İnsan bir süre yalnızlığı ceza gibi algılıyor; yetişkinler yan odada sohbet edip eğlenirken karanlık odada tek başına bırakılan bir çocuk gibi. Fakat günün birinde sen de yetişkin oluyorsun ve yalnızlığın, hakiki, bilinçli tek başınalığın bir ceza, yaralı, hastalıklı bir kendini çekme, bir münzevilik değil, tek onurlu durum olduğunu fark ediyorsun.
Sayfa 129
...hayatta büyük memnuniyetler ve mutluluklar da var. Bunlar geç ve çarpık çurpuk, beklenmedik bir oluşum halinde geliyor. Fakat neticede geliyor.
Sayfa 119
Bir insanın kayıtsız şartsız sevilmeyi kabul etmesi büyük cesaret ister. Kahramanlık değilse bile cesaret. Çoğu insan sevgiyi ne almayı ne de vermeyi bilir; çünkü ödlektir, kibirlidir, korkuları vardır. Sevgi verdiği zaman utanır ve diğerine teslim olup sırrını paylaştığı zaman daha da fazla utanır.
Sayfa 113
Bazen insanlara acıyorum: Anlamsızca ve umutsuzca sağa sola el atıp duruyorlar. İçimden onların eline vurup, "Bırak! Çek elini! Edebinle otur şurada. Herkes hakkı olanı sırayla alacak" demek geliyor. Gerçekten arsız çocuklar gibiler. Huzurlarının bazen sadece sabırlarına bağlı olduğunu, belirsiz bir kelimeyle mutluluk dedikleri uyumun son derece basit unsurlardan oluştuğunu, onu gergin bir dikkatle aramaya gerek olmadığını...
Sayfa 110
...çocuklar bir topluluk duygusuna ne kadar zorlanarak yetiştirilirse, ruhlardaki yalnızlık da o kadar amansız oluyor.
Sayfa 109
Reklam
Dünyada nereye gidersen git, ister daha büyük ister daha küçük topluluklarda, yüzler ne kadar çalkantılı, ne kadar kuşku dolu, bu ne gerilim, bu ne güven yoksunluğu, bütün yüz hatlarında kasılıp kalmış bu ne direnç! Gerginlik, yalnızlıktan ileri geliyor.
Sayfa 109
Sanki yeryüzünde mutluluk dondurulmuş. Ateşi ara sıra şurada burada birkaç saniyeliğine parlar gibi oluyor. Ruhumuzun derinliklerinde, vazifenin aynı zamanda zevk, gayretin hoş ve anlamlı olduğu, neşeli, güneşli, oyunbaz bir dünyanın anısı yaşıyor.
Sayfa 108
Hangisini daha fazla küçümsediğimi mi soruyorsun? Edebiyatı mı? Aşk denilen trajik yanlış anlamayı mi? Yoksa sadece insanları mı? Zor soru. Hiçbir şeyi ve hiç kimseyi küçümsemiyorum; buna hakkım yok. Fakat hayatımın geri kalanında ben de kendimi bir tür tutkuya teslim ediyorum. Gerçeğe. Bana yalan söylenmesine artık katlanamıyorum, ne kadınlar ne de edebiyat tarafından; en az katlanabileceğim şeyse, kendi kendime yalan söylemek.
Sayfa 106
Korkarım kötü edebiyat, yalanlar söyleyerek kadınların ve erkeklerin kafasını sahte duygularla dolduruyor. Dünyanın yapay trajedilerini büyük ölçüde, kuşkulu kitaplardaki uyduruk öğretilere borçluyuz. Kendine acıma, duygusal yalanlar, yapay karmaşalar, geniş çapta deforme edilmiş, özensiz ya da basitçe aptal edebiyatın sonuçlarıdır.
Sayfa 106
sudenezir tekrar paylaştı.
O kadar güzel ki...
İçimde söylemek istediğim çok şey var sanki. Çok büyük şeyler. Bunları ifade etmenin yolunu bulamıyorum. Bazen bana öyle geliyor ki bütün dünya, bütün hayat, her şey içimde duruyor ve sözcüsü olmam için feryat ediyor. Hissediyorum… Ama anlatamıyorum…
Sayfa 140 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Günün birinde uyandım, yatağımda doğrulup oturdum ve gülümsedim. Artık en ufak bir acı çekmiyordum ve birden, doğru insan diye bir şeyin olmadığını idrak ettim. Ne yeryüzünde ne de cennette. Öyle biri, öyle tek bir kişi yok. Sadece insanlar ve her insanın içinde bir tutam doğru insan var ama kimsede, bizim diğerinden beklediğimiz ve umduğumuz şey yok...
Sayfa 101
1.066 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.