Merhametsiz olan herkes kaybedecek:
-her gün bir şeyini;
-bir gün her şeyini!
Kalbindeki çiçekleri sulamayı unutan birisi için her sabah Güneş çizemezsin!
-Herkese kendi içindeki kadar iyilik dileyip sükût etmek gerek!
#MiraçKandili mübarek, dualarımız kabul olsun.🙏
Bize Abdullah tahdis etti. Bana Huseyn B.Cüneyd tahdis etti. Bize Sûfyan tahdis etti dedi ki: Lokman (عليه السلام) oğluna dedi ki:
Ey Oğlum! Hiçbir zaman sustuğuma/sessiz kaldığıma pişman olmadım. Ve eğer söz gümüş ise, sukût altındır.
(İmam Ahmed, Ez-Zühd; 272)
Efendimiz (sav) Uhud'un meydanında kılıcını kaldırdı ve "Bu kılıcın hakkını kim verecek..?" diye sordu..
Ebû Dücâne (ra)," Ben veririm yâ Resûlallah.." diyerek kılıcı eline aldı ve başını kırmızı bir sarıkla bağladı..inanılmaz bir hâl üzere yürümeye başladı ki onun heybeti bakanların ödünü koparıyordu..
Efendimiz (sav),
"Bu yürüyüşten Allah hoşlanmaz ama bu meydanda
ancak böyle yürünür.." dedi..
İşte mesele budur..
Nerede heybetini göstereceksin..?
Nerede kükreyeceksin..? Nerede sükût edeceksin..? Nerede meseleyi farklı bir şekilde çözmeye gayret edeceksin..?
İşte bütün bu dengeyi ve ölçüyü Efendimiz'in (sav) hayatında buluyoruz ve mutlak itidali orada görüyoruz...
Yuva yapmadan dudaklarımda sükût,
Almadan dostlarım kara haberimi
Gecelerinin koynunda uyut
Gecelerimi!
Bir dua sabahı, bir murat günü,
Saçları nefesime karışan çocuk,
Dudaklarına müjdeler,
Ellerine güller yakışan çocuk!
Kitaplarda adlarımız
Okunmayacaksa bir gün yan yana
Öksüz gecelerimde kim
Müjdeler getirecek bana?
Müjdeler, müjdeler, müjdelerle gel,
Sevgisi kalbimden taşan çocuk...
Başına limon çiçeklerim,
Ellerine güller yakışan çocuk!