Öğretmenler gününde, öğretmen Refet'in hikayesini anlatıcam size toplanın. Ama Refet'e geçmeden önce kitabın müellifi Fatma Aliye Topuz'dan bahsedelim biraz.
Fatma Aliye Hanım, Türk Edebiyatı'nın ilk kadın romancısıdır, edebi yaşantısından bahsedicem ben suretini merak ediyorsanız, cebinizdeki 50 TL'nin arka yüzüne bakabilirsiniz. Kendisi aynı
Birçok ilimizde meydana gelen deprem felaketinde yaralanan vatandaşlarımızdan; Mersin Şehir Hastanesine getirilen;
1- Selma ALEV (Hatay) 50 yaş, sol kol kesilebilir, HT VAR.
2- Gönül KARTAL (Hatay) 47 yaş, boyunda ağrı, ht yok.
3- Zeynep YÜKSEK (K.Maraş) 75 yaş, sağ ayak kırık, ht yok.
4- İsa ÇULHACI (Hatay) 51 yaş, göğüs ağrısı, ht yok.
5- Sevgi
Türkiye'nin önemli düşünürlerinden olan Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan, 100 kitaptan oluşan okuma listesi tavsiyesine dair yazılarının beşincisini yayınladı. ‘Önümüzü açacak öncü kuşak için 100 kitaplık okuma listesi’ başlığı ile ile kaleme aldığı yazılarda ödünç bir akıl ile ödünç bir dünya inşa edilemeyeceğinin altını çizen Kaplan, kendi
İlişkiler ile ilgili olumlu olumsuz yaşantıların üzerimizde bıraktığı etkinin farkındalığını sağlamak açısından okunası bir kitap. Ancak bir psikoterapistten daha derin, daha kapsamlı bir kitap beklerdim açıkçası. Ara ara daha derin bilgiler verse de, genel itibariyle herkesin üzerinde kafa yorabileceği, sohbetlerde geçebilecek türde şeyler yazılmış. "Bana bir şey katsın" beklentisi olmadan, keyfi olarak okunabilecek bir kitap olduğunu düşünüyorum..
Türkiye'nin önemli düşünürlerinden olan Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan, 100 kitaptan oluşan okuma listesi tavsiyesine dair yazılarının dördüncüsünü yayınladı. ‘Önümüzü açacak öncü kuşak için 100 kitaplık okuma listesi’ başlığı ile ile kaleme aldığı yazılarda ödünç bir akıl ile ödünç bir dünya inşa edilemeyeceğinin altını çizen Kaplan, kendi
“Ülkede erkek kıtlığı var!” diyor kadın, “Hocam ortalıkta kız yok!” diyor erkek. İkisine de ayrı ayrı bakıyorsun, iyi insanlar. Yalnızlar. Şanslıysak “topu topu 3-5 kişiyiz” dediğimiz hayatlar yaşıyoruz. Sadece ücra köylerde değil, sonsuz seçenek sunar gibi görünen metropollerde de. Çünkü Türk insanında çok derin bir kopukluk, şüphecilik, kendine acıma, özerklik korkusu, değersizlik-yetersizlik algısı ya da mesnetsiz, şişmiş bir öz değer ve değersizleştirme refleksi var. Durum böyle değilmiş gibi davrandıkça da sürekli birbirimizi yaralıyoruz.
-K. Psk. Şule Öncü