Simyacı İspanya’dan kalkıp Mısır piramitlerinin eteklerinde hazinesini aramaya giden Endülüslü çoban Santiago’nun hikayesini anlatıyor. Bu yolda Santiago çok şey yaşıyor ve çok şey öğreniyor. Kitabın sonunda bambaşka birine, olması gereken kişiye, dönüşüyor. Hazineyi bulup bulmadığını söylemeyeyim, kitabı henüz okumayanlar varsa hevesleri kaçmasın.
Paulo Coelho her zamanki gibi insanı sıkmayan, kolay okunan bir kitap yazmış. Yine her zamanki gibi altını çizdiğim, beğendiğim çok cümle oldu. Zaten Paulo Coelho bu altı çizilecek cümleleri en iyi yazan yazarlardan biri.
Kitabı 2 günde bitirdim, aslında bir günde bile bitirilebilir, ve beğendim ama ben kitaptaki başkarakterin bir amaç uğruna yola çıktığı, bu yolda yaşadıklarıyla değiştiği ve kendini keşfettiği hikayeleri okumaktan biraz sıkıldım. Gerçi Simyacı bu tarz kitapların ilk örneklerinden sayılır ama ben daha öncesinde buna benzer kitaplar okuduğum için Simyacı’yı okurken “Ben bu kitabı okumuştum.” Hissine kapıldım. O yüzden çok etkilenmedim.
Eğer hâlâ okumadıysanız Simyacı’yı okumanızı tavsiye ederim. Özellikle manevi yönü yüksek ve kişisel gelişim kitaplarını sevenler Simyacı’yı daha çok beğenecektir.