Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Sultan I. Ahmed Han'ın oğlu Şehzade Osman'a (Genç Osman) Öğüdü
"...Ben bu dünyadaki görevimi artık tamamladım. Göç etmem yakındır, benden sonra Osmanlı hükümdarı amcan Şehzade Mustafa olacaktır. Ona biat edesin, başkaldırmayasın. Ondan korkasın, saygıda kusur etmeyesin. Tercih mevzu bahis olursa amcanı savunasın. Gözlerinde taht olmasın, bu dünya bir hayaldir, geçicidir. Amacın Devlet-i Âl-i Osman'ın devamı, Ümmet-i Muhammed'in başsız kalmaması olsun. Biz, bize verilen görevi yerine getiririz oğul, Allah'ın emirlerinin kuluyuz. Yolundan sapmayasın. Büyüklerin sözünü dinleyesin ama kararı kendin veresin. Benim dediklerimi de unutmayasın."
Sultan I. Ahmed Han
" Bu kapı serttir kibirli olana, açılır dünyayı dışarıda bırakana!"
Aziz Mahmud Hüdayi hazretlerini ziyarete gittiklerinde kapıdan Paşa'nın kendisini öven bir şekilde hazrete seslenişine Sultan'ın verdiği cevapKitabı okuyor
Reklam
Sultan I. Ahmed Han
Bana zâhirde ettin bunca ihsân Müyesser eyledin mülk-i Süleymân Olubdur aşkın ile pür, dil ü can Beni kıl âlem-i ma'nâda sultan Bana lutfun ile eyle tecelli Bu tâc u taht ile gelmez teselli Hudâ'ya eyleyüp ihsân-ı külli Beni kıl âlem-i ma'nâda sultan Ricâl ü mâle yoktur i'timadım Değildir tâc u tahta istinadım Beni kıl âlem-i ma'nâda sultan
Kimi tarihçilere göre Sultan 4. Murat , Osmanoğulları hanedanlığının devamının kesilmemesi için kardeşi İbrahimi sağ bırakır .
Sayfa 94 - ParolaKitabı okudu
Osmanlı devletinde değişim ve yenileşmenin zirvesini Sultan 3. Selim teşkil etmektedir .Değişimi başlatan ise Sultan 2 .Osman ,yani Genç Osman'dır .
Sayfa 61 - ParolaKitabı okudu
Ciritle deldiği 12 kalkan hatıra olarak Budapeşte’nin Beç (Viyana) Kapısı’na, okla deldiği 12 zırh da Kahire Kalesi’ne asılmıştır.
Reklam
Eski Saray’dan (Üniversite Merkez Binası) attığı bir ciridi Bâyezid Camii’nin minarelerinden birinin altına, Haleb Kalesi’nden fırlattığı bir mızrağı da şehrin Saraçhane meydanına düşürmüştü. Okmeydanı’ndaki müsabakalarda 1070,5 gez mesafeye isabet kaydetmiş, okunun düştüğü yere namına taş dikilmiştir.
Topkapı Sarayı’nda demir-gümüş karışımından yapılmış bir kapıyı bir okla delmişti. Musul’da, Şâh-ı Cihân’ın gönderdiği elçi Emîr Zarîf Bey’in “kurşun ve kılıç kâr eylemez” diyerek hediye olarak sunduğu gergedan derisinden yapılmış kalkanı, elçinin gözü önünde önce harbe (kısa mızrak), sonra ok atarak iki yerinden delmişti.
Yayını çektiği bir ok, bir tüfek mermisinden daha uzağa düşerdi. Attığı ciridin delmeyeceği madde yoktu Silâhdarı Vezir Musa Paşa gibi çok cüsseli bir adamı, tek eliyle kuşadığın dan yakalayıp havaya kaldırmış, bu şekilde birkaç defa Has Oda’yı dolaştırmış, herhangi bir yorgunluk alâmeti göstermeksizin yere bırakmıştır.
Kanunî’den beri hiçbir Osmanoğlu, ordu tarafından IV. Murad derecesinde sevilmemiş ve saygı görmemişti. Sonsuz cesareti, kahramanlığı, her türlü meşakkate tahammülü, büyük zekâsı, birçok hüneri, askerî dehâsı, çok takdir ediliyordu. Atıcılıkta, süvarilikte, silâhşörlükte, imparatorlukta bir eşi daha yoktu. Bunda herkes müttefikti. En azgın bir attan diğerinin üzerine, yere inmeksizin sıçrayabiliyordu. Revân seferinde, Aras Nehri’ni geçerken suya kapılıp boğulmak üzere olan zırhlı bir askeri tek eliyle yakasından tutup kıyıya kadar çekmiş, boğulmaktan kurtardığı gibi, bir kese de altın ihsan etmiştir. En küçük disiplinsizliğe karşı tahammülsüz olduğu, en küçük suçları idamla cezalandırdığı hâlde, muharebe meydanlarında askerine karşı çok şefkatliydi. Her gün seyyar ordu hastanelerini, yaralı çadırlarını ziyaret eder, gazilerin dertlerine çare bulmaya çalışırdı.
Reklam
Karakter ve kabiliyet bakımından dedesinin dedesinin dedesi olan Yavuz’a fevkalâde benzeyen IV. Murad, Yavuz’un tahta geçtiği zaman bulduğu vaziyeti bulmadı. Ordu nizamsız, asayiş bozuk, maliye perişandı. Yavuz gibi en olgun yaşta (42 yaşında) değil, çocukken tahta geçti. Yavuz’un o yaşa kadar kazandığı tecrübelerden mahrumdu
IV. Murad’ın, son 7-8 yıl içinde devlet otoritesini sağlıyabilmek için 20.000 kişiyi öldürttüğünden bahsedilir. Tabiî bu hesaplanmış bir rakam değildir.
İznik kadısının, yolları tamir ettirmediği bahanesiyle ilmiye sınıfına mahsus kıyafetiyle idamını emretti.
Murad’a ayak dîvânına çıkarken “Pâdşâhım, âbdest alın, öyle taşra (dışarıya) çıkın” diyecek derecede cüret gösteren, zorbaların isteklerine boyun eğmezse öldürüleceğini ima eden şahıstır. 18 Mayıs sabahı IV. Murad da onu Saray’a çağırdı ve “Gel beri bre topal zorba-başı” diyerek hitaba başladı. Paşa: “Hâşâ pâdşâhım” diye zorba başılığını inkâr etmek istediyse de padişah konuşturmadı ve “Bre kâfir, âbdest al” diyerek âkıbetini söyledi. Yanındaki zülüflü baltacılara: “Şu hâinin tez başın kesin” demesi üzerine Receb Paşa, kemend atılarak boğuldu. 100.000 duka altını değerindeki malı hazineye alındı. Bu suretle Husrev Paşa’dan sonra gelen en mühim zorbabaşı da ortadan kaldırılmış oldu.
4. Murad
Yeniçeri ve sipahi ağalarını çağırttı. Emirlerinden kıl payı dışarı çıkmayacaklarına Kur’ân üzerine teker teker yemin ettirdi. Bu yemini zabta geçirtip imzalattı. Sultan Osman’ı katleden 10 Yeniçerinin mensup olduğu orta (tabur), ilga edilmiş ve bu tabur, ocağın yıkıldığı 1826 tarihine kadar asırlarca her üç ayda bir ulûfe törenlerinde bizzat Yeniçeriler tarafından “yok olsun!” nidasıyla lânetlenmiştir.
612 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.