Bu kitaba inceleme yapmama gerek var mı ya diye sormadım değil kendime ama yapalım bakalım :D
Okuduğum bilmem kaçıncı Jack London kitabı...
Yazara hayranlığım hala devam ediyor :) Bugüne kadar rasladığım, okuduğum kitapları hep hoşuma gitti.
Bu kitabı ise ayrı bir yere koymak istiyorum. Nedenine gelirsek yazarın Vahşetin Çağrısı adlı kitabını okumuş olanlar varsa, bu kitap ile onu çok fazla benzetebilirler.
Ben ise nedense bu kitabı ondan daha çok sevdim. Kitap RESMEN HARİKA!
Nasıl anlatsam bilmiyorum ama kitapta karakter geçişleri oluyor ve siz de sanki o karakterle birlikte değişiyorsunuz.
Kitaba başlarken karın kışın ve soğuğun ortasında kalan bi' adam oluyorsunuz. İşte köpeklerinize kızak çektirmeye çalışırken falan yabani kurtlar köpeklerinizi yemeye başlıyor.
Bu kurtlarında başında dişi bir kurt var :D Köpekleri de yedirten o zaten. Kuyruk sallıyor falan kandırıyor köpekleri hop sonra mide :D
Sonra da karakterlerimiz değişiyor dişi kurdun gözünden bakmaya başlıyoruz.
Hikaye çok ama çok güzel, neden bu kadar etkilendin derseniz o köpeklerin, kurtların ve insanların yaşadığı her duygu, his bana direkt yansıdı. Yazar bu konuda gerçekten iyiymiş!
Dişi kurdumuz olarak kitapta devam etmemizin ardından kitabın ismi geliyor. Yani Beyaz Diş olan yavru kurdumuz :)
Kitaptaki olaylar, karakterler, betimlemeler, hisler, yaşattıkları mükemmmmmeeel!
Bu kadar güzel olacağını beklemiyordum ama aşııırrrıı güzel bir okuma deneyimiydi.
Okumak isteyenler için önce Vahşetin Çağrısı'nı okumalarını sonra hemen buna geçmelerini tavsiye ederim.
Okumak isteyen herkese iyi okumalar dilerim :)