Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Armstrong, ayrılırken, araştırma yapılması için Ay taşları toplar. Ne var ki, bu taş örneklerinin ağırlığı Dünya'ya dönüş yolunda büyük bir engeldir. Armstrong, yanına aldığı taşlara karşılık uzay aracının ağırlığıno dengelemek için ayakkabılarını çıkarır ve Ay'da bırakır! Ay'da sadece Armstrong'un ayak izi değil, o izi bırakan 43,5 numara ayakkabıları da durmaktadır. Bu bilginin ışığı altında şunu söyleyebiliriz: Neil Armstrong bir Amerikalı olabilir ama evine, yani Dünya'ya dönerken bir Türk gibi davranmış ve ayakkabılarını kapıda çıkarmıştır.
Galata Köprüsü'nde, insanların en çok geçtiği yerler ayakkabı boyacıları arasında engelli olanlara ayrılmıştı. Bu belediyenin yaptığı bir uygulama değildi. Ayakkabı boyacıları dilsiz, topal ya da bedeninde herhangi bir engel bulunan arkadaşlarına daha çok iş yapsınlar diye köprünün en güzel yerlerini ayırırdı. Geçimlerini zar zor sağlayan ayakkabı boyacılarının kendi aralarında koydukları yazılı olmayan bu kural, köprünün yıkılmasıyla birlikte unutulur ve tarihe karışır!..
Reklam
1854 yılında, Kızıldeniz ile Akdeniz'i birbirine bağlayan Süveyş Kanalı projesi, Mısır Hıdivi Sait Paşa tarafından, dönemin padişahı Sultan Abdülmecit'e sunulur. Kanalın mühendisi Ferdinand de Lesseps’le yapılan anlaşmanın bir maddesinde, kanalın Akdeniz’e açılan sahillerinde bulunan “Port Said” liman kentine, fener olarak oldukça büyük bir heykel
Oysa padişah, Yusuf Paşa'yla kızını dillere destan bir düğünle evlendirmiştir! Düğünün yıllar geçse de akıllardan çıkmamasının nedeni, çeyiz ve gelin alayı düzenlenerek Saray'dan gönderilen Fatma Sultan'ın üç yaşında olmasıdır! Çocukluğunda anne ve baba görmemiş Yusuf Paşa'nın, bir çocuğun yanında "koca" unvanıyla yer alması, tarihin en büyük trajedilerinden biri olsa gerek!
Veziriazam Salih Paşa'nın yalvarmalarına aldırmayan padişah, Yusuf Paşa'yı öldürttükten sonra cesedine bakarak, tarihin karanlık ve soğuk koridorlarında yankılanacak şu ünlü sözü söyler: "Ne güzel kırmızı elma gibi yanakları varmış, yazık oldu, kıydım!" Yusuf Paşa, neler olup bittiğini anlayamayan dört yaşında bir kız çocuğunu arkasında "dul" bırakarak ayrılır dünyadan!..
Sezgin Burak, Tarkan adını "Tatar kanı" kelimelerini kısaltarak bulur. Tarkan'ın ortaya çıkışından dokuz yıl önce, 1958 yılında yayımlanan Cemal Süreya'nın ilk şiir kitabı olan Üvercinka'nın da "Güvercin kanı" kelimelerinden türetildiği bilinir. Adı doğan çocuklara en çok konulan çizgi roman kahramanı olan Tarkan'ı düşünürken, Sezgin Burak'ın aklına Üvercinka'nın gelip gelmediğini elbette bilemeyiz!
Reklam
Tarkan'ın yoldaşı kurt köpeğinin adı "Con"dur. Filmdeki adı "Can Kurt" olan bu dört ayaklı hayvan, bir gün yaya geçidinde yeşil ışığın yanmasını bekler. Trafik kuralını bilen ve bunu öğrenmiş olan hayvan, yeşil ışık yanınca karşıdan karşıya geçmek için yola atılır... Ancak o sırada kırmızı ışıkta geçen bir arabanın altında kalarak can verir!
Mehmet Zaman Saçlıoğlu
Kuş evleri olmalı evlerin dış duvarları Kanatlanmalı çocuklar gülüşünce. Dış evleri kış olsa da duvarın İç evinde yaz güneşi doğmalı
"Oyuncaklarla oynamayan, onların büyülü dünyasından uzaklaşan bir insan asla şair olamaz; "şiir" adını verdiği dizeleri alt alta kurabilir, ama onların arasından bir şair asla göz kırpmaz okura. Şair yüreği ancak oyuncakların koruduğu bir ortamda büyüyebilir. Oyuncaklar, muhafızlarıdır şairin."
Sayfa 38
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.