Güzide âlimlerin en ön safını hukukçular tutar. Hakikaten bunlardan daha çok kendini bir şey sanan başka bir kesim yoktur. Bıkıp usanmadan Sisyphus’un taşını ittirirler ; içerikleri ne ile ilgili olursa olsun yüz yasayı bir lahzada birbirlerine kenetlerler ; ayaküstü tefsir üzerine tefsir üretir , fikir üstüne fikir eklerler uzmanca.Mesleklerini böyle icra ederler ki saf ahali onların ne kadar çetin bir bilimle iştigal ettiğini sansın ; bir şey ne kadar zahmetliyse o kadar önemlidir ya.
Dilbazlıkta özenle seçilmiş yirmi kadınla aynı anda mücadele edebilecek yetenektedir hukukçular. Sadece gevezeliğe düşkün olsalar iyi, tacirliği de layıkıyla becerirler . Abuk sabuk ne kadar mevzu varsa bu hususlarda münakaşaya tutuşurlar, öyle ki adeta ölesiye çarpışırken böylesi ateşli ortamlarda kendileriyle birlikte gerçekleri de bir güzel yitirirler.Kendini beğenmişlikleridir onları tatmin eden; sadece birkaç dolaylı çıkarımla donanmış olmaları herkese meydan okumaya cüret etmelerine asla engel teşkil etmez.İnatçılıkları onları her daim muzaffer kılar, isterse Stentor çıksın karşılarına.