(...)
"Her şey kendine ağlıyor yeniden
Bir ben çekilmiyorum bu akşam
ey kendini bende sanan gövdem
ömür temize çekilmiyor
at beni üzerinden"
Sürgündeki Rüzgâr
Şeref Bilsel
Dostoyevski kalabalık bir toplantıda yaptığı konuşma ve okuduğu şiir nedeniyle Rus Çarı tarafından hapse mahkum edilir ve Sibirya’ya sürülür. Sürgündeki Dostoyevski hapishanede bir köpeğe rastlar. Köpeği gözlemlemeye başlar ve köpeğin yanından geçen her mahkumun onu tekmelediğini, şiddet uyguladığını görür. Onu daha da şaşırtan şey, köpeğin mahkumlardan kaçmaması ve yanına biri geldiğinde göreceği şiddeti kabullenerek tekme pozisyonu almasıdır. Köpeğin yanından geçen her mahkum onu tekmelerken zavallı hayvan ise hipnoz olmuş gibi bu zalimliğe tepki vermemektedir.Dostoyevski bir gün köpeğe yaklaşır ve tekme pozisyonu alan köpeğin başını okşayıp ona sevgi gösterir. Köpek bu duruma bir anlam veremez ve uzun süre bakışlarını şefkat sahibi bu adama diktikten sonra acı içinde havlayarak kaçmaya başlar. O günden sonra o köpek ne zaman Dostoyevski’yi görse ondan var gücüyle kaçar. Bu durum Dostoyevski’nin tanımına göre sevgisizliği ve kötülüğü kendine hak görmektedir.Uzun süre sevgisizlikle ve şiddetle mücadele eden her canlı sevgiyi ve ilgiyi gördüğünde kaçar.
Atıflar :
Susurluk kazası (ya da Susurluk skandalı) : 3 Kasım 1996'da saat 19:25 sularında Balıkesir-Bursa karayolunda Susurluk ilçesi Çatalceviz mevkiinde meydana gelen trafik kazası sonucu, devlet-polis-mafya ilişkilerinin ortaya çıkması ile patlak veren skandal. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en önemli skandallarındandır. Kazada,
Duyalım istemiyorlar sürgündeki köyleri
damlar hâlâ yerle bir, ocaklar yıkık
İstemiyorlar kalan külü görmemizi
duman hâlâ tütüyor, bütün tarlalar yanık
Konuşandan sökülüp alınmış sesi
yürüyene bir tek acının yolu açık
Ağıtlar soğutabiliyor ancak yüreği
gözyaşına bir tek yanıt var o da ıssızlık
İstemiyorlar sevgilim bir araya gelmemizi
o halde bir daha okumalı o iki dizeyi artık:
Sen orada dalından koparılmış bir zerdali gibi dur
ben burada zerdalisiz bir dal gibi durayım*
Bir daha sınayalım o halde biz de kendimizi
bu sevdalı buluşmayla her zorluğa karşılık
Diyelim ne zerdalisiz, ne dalsız bir zerdali
biz bir ağacın değil, bir yurdun gövdesine karşılık
*A. Kadir