Max Horkheimer’ın ve Theodor W. Adorno’nun Aydınlanma’nın Diyalektiği adlı eserlerinde bir makale ‘Juliette ya da Aydınlanma ve Ahlak’ başlığıyla yazılmıştır ve Juliette’nin merhametsiz ve çıkarcı davranışlarını aydınlanma felsefesinin ifadesi olarak yorumlar.
Simone de Beauvoir (Must we burn Sade? - Sade’yi yakmalı mıyız? adlı makalesinde) ve diğer yazarların eserleri 150 yıl boyunca Sade’ın yazılarındaki radikal felsefi özgürlük anlayışından ve varoluşçu felsefesinden izler taşıdı. Ayrıca Sade Sigmund Freud’un psikanalizde ana konusu olan cinsellik ve şiddet dürtüsünün incelemesinde öncü olarak görülür. Sürrealistler (gerçeküstücüler) onu öncüleri olarak görür ve Guillaume Apollinaire onu ‘var olmuş en özgür ruh’ olarak değerlendirir.
Pierre Klossowski 1947 yılında basılan eseri Sade Mon Prochain (Komşum Sade)’de Sade’ın felsefesini incelerken Hıristiyanlık değerleri ve maddeciliği reddettiği için onun nihilizmin (hiççilik) öncüsü olduğunu söyler.
Andrea Dworkin Sade’ı ibret alınacak bir kadın avcısı olarak görür ve pornografinin kadınlara şiddete yol açacağını iddia eder. Pornography: Men Possessing Women (Pornografi: Kadınlara Sahip Olan Erkekler–1979) adlı eserinin bir bölümünü Sade’yi incelemeye ayırmıştır.
ROMANTİKLER, BOHEMLER, AVANGARDLAR
“Hayatla kavuşması sayesinde nihayet sanat, tanrı katından insan katına döner. Yaratmak artık bireyin -öznenin- iradesindedir. Dolayısıyla sanat, özgür bireyin imgeleminin, mizacının, duygularının temsili olmalıdır. ‘Eski’ silinmeli, ‘yeni’ hükmetmelidir. Kilisenin, sarayın himayesindeki klasik estetik ve bu
Beaudelaire bir şeye zıttı. Rimbaud ise hiçbir şeyle bağlantılı değildir. Sürrealistler çıkışlarını Rimbaud'yu kök alan bir 'revolution' kavramına şartlamışlardı. Dünyanın değiştirilmesi planında
Karl Marx 'ı; hayatın değiştirilmesi planında Arthur Rimbaud'yu izliyorlardı. Bugün şiir çağdaş şairlerde yeni alanlar, yeni açılar yaratırken belirli bir yönde gelişiyor: Başkaldırma yönünde... Günümüz insanının, uygarlığın bugünkü sıkışık biçimlerinde, çıkmaz sokaklarında, labirentlerinde ilerlerken gösterdiği davranışlara uygun düşüyor bu. Bu biçimler, bu sokaklar, bu
labirentler uygarlığın kendisiyse, şiir barbarlığın ta kendisi oluyor. Onun için ahlakı kovuyor. Şiir bütün çağlarda onun için var.
Miro sürrealist takımın iki ana kavramını başarı ile birleştirerek otomatik teknikleri kendi rüyalarından aldı kişisel sembolik imgelerle bir arada kullandı
de Chirico'dan "metafizik" bir sanatçi diye
ilk bahseden Apollinaire olmustu. Gercekten de Giorgio de Chirico metafizik
felsefeden fazlasiyla esinlenmisti. Alman filozof Immanuel Kant'in çok hevesli
bir okuyucusu olan de Chirico, Saf Akhin Elestirisi'nden çok yararlanmis, dünya
hakkindaki farkindaligin temellerinin, cikarsamali veya varsayimsal deneye oldugu
kadar, kisisel bilince de dayali oldugu sonucuna varmisti. Bu maksatla, eserlerini
izleyenleri ilk bakista birbiriyle baglantisiz gözüken malzemeler arasindaki
iliskilerin farkindaligina yönlendirmeyi hedeflemisti.
De Chirico ayni zamanda Sigmund Freud'un psikanaliz kuramina da yabanci
degildi. Bu etki ile, kompozisyonundaki her nesne hem kisisel hem de evrensel
çagrisimlarla yüklü sembolik bir nitelik allyordu.