(Spoiler olacak)
İlk başta şunu söylemem gerekli: Ne Aelin'ı seviyorum ne de Rowan'ı. Bu yüzden de seriyi okurken genelde evren üzerinden değerlendirip yüksek puan veriyordum ama bunda bu sefer öyle yapmayacağım.
Dört kitaptır Aelin'a alışmaya çalışıyorum. Kibirli, küstah, kendini beğenmiş, egolu ve şımarık yanlarını es geçip
Her derdimizin üstesinden pozitif düşünme yöntemleriyle mi geleceğiz? Hayatta sorun diye bir şey var. Her şeyin çözümü olmak zorunda değil.
Hüznü insanları arasında gülerek kamufle etmekten yorulduk. Her yerde ağlamak istiyoruz, bağıra bağıra haykırmak istiyoruz kederimizi… Ben de artık güçlü olmak zorunda olmayayım! Diye hayıflanırken buluyoruz kendimizi. Peki ya şimdiye kadar duyduğumuz tüm doğru bildiklerimiz yanlışsa?
Bırakın teselli etmeyin. Bu kez de yaşayalım acılarımızı, burnumuzun direği sızlasın acıdan, iliklerimize kadar hissedelim yıllığını. Sızlasın bedenimiz. Acının tadını çıkaralım…
Bu konuda yazacak çok şey var. Lakin susacak
çok daha fazla şey var. Bir acının tesellisini ancak o acıyı hiç yasamamış olanlar verebilir, bu normaldir. Yaşayan bilir ki bazı acıların tesellisi yoktur. Bu yüzden acılara ahkam kesmek haddimiz değildir...
Uzun lafın kısası;
Haykırılacak çok şey var heybemde, ama hepsini bir “sus” kelimesine sığdırdım… “Ey Allah’ım şayet bu senin planınsa, sana güveniyorum.”
Cemil hocamla da taçlandırayım: “Söz kifayetsiz kalacaksa, susmalı insan. Fazladan izahat, lisanen kabahattir." Sözü dahi incitmemeli insan. Seni anlayacak kulak yoksa karşında susmalı. Kelimeler incidir. İncinir.”
Konuşacak birini bulmak kolay da, susacak birini bulmak zor.
Susacak ne çok şey var oysa, susmak iliklerime kadar doluyum anlamında.
Ümit Yaşar Oğuzcan