Bazen olanların hiçbirinin olmadığı duygusuna kapılıyorum, çünkü hiçbir şey kesintisiz olmuyor, hiçbir şey sürekli değil, sürüp gitmiyor, hiç durmadan hatırlanamıyor ve var olanların en rutinine en sıradanına kadar her şey görünüşteki tekrarlarında kendisini reddediyor,
(Sidre-tül münteha)ya kadar dayanıp oradan ileriye geçemeyen, geçerse kanatlarının yanacağını bilen Melek, aklın mümessilidir. -Buradan ileriye nasıl geçilir? Sualine Cebrail şu cevabı verdi: -Buradan ileriye akılla geçilmez, aşkla geçilir!..
Reklam
Ramazan başlamıştı. Önce sokaktan geçen erkeklerin ve çocukların ellerinde bir yandan öbür yana salladıkları fenerler, odanın perdelerinde ışıktan yarım daireler çizerek geçiyorlardı. Sonra sahura kaldıran davul… O günlerde İstanbul’un bu kısmı sadece eski ve geniş saçaklı ahşap evler ile dolu idi. Sütnine elimi yakaladı ve beni camiye götürdü. Sokaklar, yüzü peçeli gençler, renk renk çarşaflı kadınlar, ellerinde tespih çeken erkeklerle dolu idi. Her cami avlusu, renkli ve değerli taşlardan yapılmış tespihler, çubuk, sigara ağızlıkları, kuruyemiş, baharat ve akla gelmeyen şeylerle dolu idi. O evde, Ramazan gecelerinde Ahmet ağa beni Karagöz’e de götürürdü. Üsküdar çarşısında büyük bir kahvede oynarlardı. Sokakları kalabalık kız erkek alay alay çocuk hatta büyükler kahvenin bahçesine dalarlardı. Sinekli Bakkal’daki kız Tevfik bu akşamların bende bıraktığı intibahtan bir hayli şey almıştır. Kahveye seyirciler için birer iskele konur, orta yerde küçük beyaz bir perde, üstünde acayip bir ejderha resmi dolaşır arkasında esrarlı bir vızıltı işitilir. Küçük seyirciler ayaklarını yere vurarak “Başlar mısın, başlayalım mı?” diye bağırır dururlardı. Nihayet teflerin çalınması ve perde arkasından gelen bir şarkı seyirci alayını teskin eder ve sonra da oyun başlardı.
168 syf.
·
Puan vermedi
·
20 saatte okudu
Ülkemizde Cesur Yeni Dünya kitabıyla tanınan Aldous Huxley’in Maymun ve Öz kitabı benim daha önce okumadığım bir teknikle yazılmış. Başlangıçta bir romana giriş yapıyoruz. Ancak kitabın bir noktasından itibaren kitabın kurgusuna dahil olan bir senaryo metnine geçiyoruz. Senaryo kısmına gelene kadar inanılmaz sıkıcı bir okuma süreci geçirdim. Dr. Poole karakterinin gözünden okumaya başladığımız kısımlarda kitap akıcı ve ilginç bir hale geldi. Nükleer bir savaş sonucunda yok olmanın eşiğine gelmiş insanlığın Dünya’sında gözlerden uzakta kalmış ve savaşın etkilerinden kaçınabilmiş bir grup biliminsanının gözlem amacıyla Amerika’ya yaptığı geziyi okuyoruz. Gözlem esnasında bir grup yabanıl insan Poole karakterini kaçırıyor. Bu insanlar nükleer felaketi Şeytan’nın yaptığını kabul edip ona tapınan ve ilkel bir şekilde yaşamlarını sürdüren bir toplum. Kadının esamesi okunmayan, cinselliğin yasaklandığı, aykırı olanların katledildiği bir düzen oluşturan bu insanlar, günümüz insanlarının yaptığı gibi yaptıkları tüm kötülükleri Şeytan’a yükleyip kendilerini aklama yoluna gidiyorlar. Radyasyon sebebiyle çocukların mutasyonlarla doğduğu ve arınma adı altında katledildiği bu karanlık ortam oldukça rahatsız ediciydi. Poole ve bu toplumun din adamlarından birinin din, etik, ahlak gibi konular üzerine yaptıkları konuşmaları okumak keyifliydi. Kitap genele baktığımızda okunması zor bir eser. Senaryo kısımlarında araya giren şiirleri, çeşitli atıflarıyla beni biraz yordu.
Maymun ve Öz
Maymun ve ÖzAldous Huxley · İthaki Yayınları · 2021367 okunma
Bazen olanların hiçbirinin olmadığı duygusuna kapılıyorum, çünkü hiçbir şey kesintisiz olmuyor, hiçbir şey sürekli değil, sürüp gitmiyor, hiç durmadan hatırlanamıyor ve var olanların en rutinine en sıradanına kadar her şey görünüşteki tekrarında kendisini reddediyor, "hiç kimse önceden olduğu şey ya da kişi değildir" dedirtene kadar kendisinden vazgeçiyor ve dünya söylenmeyeni, olmayanı, bilinmeyeni ve kanıtlanamayanı bilen, gören, duyan belleksizlerin itmesiyle belli belirsiz dönmeye devam ediyor.
Cebel (R.A.) Yemen'e kadı tayin olunmuştu. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin: "Ya Muaz! Ne ile hükmedeceksin?" suâline: "Kitap ile hükmedeceğim, onda bulamazsam sünnet ile hükmedeceğim, onda da bulamazsam içtihadımla hükmedeceğim." diye cevap vermekle Resûlü Ekrem Hazretleri: "ALLAH Teâla'ya hamd olsun ki; resûlünün elçisini resûlünün razı olduğu şeye muvaffak buyurmuş"
Sayfa 57 - Semerkand yayınlarıKitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 131 ile 140 arasındakiler gösteriliyor.