Beraberlik canli ise ayrilmanin bir gerilimi, gerilimin de bir tarihi vardir. Ama beraberlik ölü ise, ayrilmak, çürüyen iki parcanin birbirinden zahmetsizce kopmasi demektir. Çürümek acı vermez, ölü olan çürür.
Kendime zamanın ipini koparma diyorum. Ama bu hiç kolay değil. İnsan uyuyakalıyor, uyanınca aradan aylar geçmiş gibi oluyor. Zamanı nerede bıraktığını hatırlamak çok güç.
Günlüğüme, 'bugün hiçbir şey olmadı'dan fazla ne yazabilirim? Hayatımı, dünü. Herkesinki gibi, benim hayatım da roman. Hep, ne olduğunu bilmediğim büyük eksiğinin yakında tamamlanacağını umduğum bir roman.
Hayatı uzun sürmüş bir sıkıntıdan ibaretti. Boş, içeriksiz bir sıkıntı. Neden hayatım bir sıkıntıdan ibaret diye soramayacak kadar tembel yaratılışlı olmalıydı ki, ölmek daha kolay geldi.
Pazar günleri, hayatın intikam günleri.
Neşeli başlasın ve öyle geçsin diye gayret edildikçe insanı koyu bir yalnızlığa, anlaşılmaz bir kadere iten günler.