…
Çok zor ama hakikat bu…
Çünkü yeryüzünde zamana dayanabilen hiçbir bağ yok… Her şey geliyor ve geçiyor. Hiçbir şey ilk günkü gibi kalmıyor. Acı da mutluluk da… Sevdiklerimiz de sevmediklerimiz de…
- Dostluk nedir, biliyor musunuz? diye sordu.
- Evet, diye yanıtladı Çingene kızı; kardeş gibi olmaktır, tıpkı elin iki parmağı gibi iç içe geçmeden birbirlerine dokunan iki ruh gibi.
Sayfa 105 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Yaşamak Sakinlik İster kitabından bir bölüm çok hoşuma gitti. Üç maymun sembolünü görmedim-duymadım-bilmiyorum olarak biliriz çoğumuz ama altında yatan felsefeyi ben yeni öğrendim ve paylaşmak istedim.
Bu sembol Konfüçyüs’ün öğretilerini ifade eden bir sembolmüş ve Mizaru - Kikazaru - Iwazaru yani Kötüyü görme - Kötüyü duyma - Kötüyü konuşma anlamında kullanılıyormuş.
Gözlerini kötüye açma ki yayılmasın.
Kötüyü duyma; her duyduğun bilgi değildir, bazıları zehirdir.
Kötüyü konuşma yani olumsuzları,negatif düşünceyi başkalarına aktarma şeklinde özetlenebilir.
Sana hiç üzülmemek gerektiği öğretildi biliyorum…
…Sosyal medya üzerinden önüne akan sonsuz mutluluk halinin bir kurgu olduğunu hatırlatmıyorsun. Milyonlarca insan sadece mutlu oldukları kısacık anların fotoğraflarını paylaşıyorlar ya da mutluymuş gibi göründükleri anların. Sonrasında hayat senin için nasıl devam ediyorsa, onlar için de öyle devam ediyor. Ama bizim elimizde başkalarının artarak yükselen kocaman mutlulukları duruyor ve kendimizle ilgili giderek kaygılanmaya başlıyoruz.
Doğrunun ve yanlışın yargıcıdır o ses. Hayatımızın rehberidir, uyarıcıdır, ikaz edendir. Bu uyarana cevap vermediğimizde kendimizden daha çok uzaklaşırız.
Yaşamak için Yeonmi Park’ın birçoğumuzun merak ettiği kapalı kutu Kuzey Kore’den Güney Kore’ye kaçışını anlatan bir otobiyografi.
Öyle bir hayat düşünün ki fısıltılarınızın kuşlar ve fareler tarafından duyulmasından korktuğunuz ve bunun düşüncelerinizi bile kısıtladığı bir çocukluktan ne olduğunu bilmediğiniz özgürlüğe kaçışın hikayesini anlatıyor. Beni gerçekten en çok etkileyen kitaplardan biriydi.Olayların gerçek oluşunun yanında Yeonmi Park ile neredeyse aynı yaşlarda olmak, onun anlattıklarıyla aynı yaşlarda kendi yaşantımın arasındaki farkın uçurumunu görmek…Gerçekliğine inanmakta zorlandığım ,ağladığım ,boğazımın düğümlendiği anlarla doluydu. O kadar güçlü bir karakter ki Kuzey Kore’deki yaşantısı, sadece 13 yaşında umutla kaçtığı Çin’de başına gelenler, Güney Kore’ye geçtiğinde dahi nereye ait olduğunu bilememesine rağmen asla mücadelesinden vazgeçmeyişi gerçekten takdir edilesi.
Birçoğumuz için günlük rutinimiz olan olayların, düşüncelerin ve inanışların hepsiyle yeni yeni tanışmak ve bunları hayatının neresine koyacağını bilememek, sorgulamak tekrar tekrar okuyup durup sindirmem gereken kısımlardı. Senelerce içinde biriktirdiği onca şeyi tüm dünyaya duyurabilmek büyük cesaret olsa da bunu insanlarla paylaşabilmek umarım biraz olsun kalbindeki yükü hafifletmiştir.
Kalp ve zihin, ancak sessizken işbirliği yaparlar. Ne kalbindir hayatının yöneticisi ne de zihnin…İkisinin eşsiz ve mükemmel işbirliğini sağlayan tek güç sensindir. Hayatının yöneticisi bizzat kendinsindir.