Bu kırmızı kayanın altında gölge var
(Bu kırmızı kayanın gölgesine gel)
Ve sana sabahları arkandan yürüyen gölgenden
Ya da akşamleyin seninle buluşmak için uyanan gölgenden
farklı bir şey göstereceğim.
Bir avuç tozda sana korkuyu göstereceğim.
(Yaralı Damat'ta T. S. Eliot'un 'Ölüler Gömülürken' şiirinden bir alıntı)
"Fakat şurası da bir gerçek ki, günümüzde pek çok insan, birey olmak yerine bir bütünün sıradan bir parçası olmayı yani sürüdeki koyun olmayı tercih ediyor. Böylelikle kendini belki yalnız hissetmiyor, belki kendisinin alması gereken kararları "onlar"a devrederek sorumluluktan kurtulduğunu sanıyor ama ödediği bedelin ne denli büyük olduğunun bilincinde olmuyor.
Nedir bu bedel?
Bedel kendisidir. Çünkü kişi böyle davranmakla, kendisi olmaktan çıkmış olur. Herkes olan biri, hiç kimsedir. Ve bu, bir insanı en çok utandırması gereken şeydir. Joseph Campbell, bu tür insanlardan oluşan bir ülkeyi "'çorak ülke" diye tanımlamıştır: "Herkesin başkaları ne yapıyorsa onu yaptığı, kendi hayatı konusunda hiçbir cesaret gösteremediği, herkesin gerçek olmayan bir hayatı yaşadığı yerdir çorak ülke." T. S. Eliot'un ünlü "Çorak Ülke" şiirinde anlattığı şey de budur zaten."
Boş zaman, T.S. Eliot'a göre "kültürün temelini" oluşturur. Lafargue'in Tembellik Hakkı'nı okurken, Eliot'in bu sözünü aklınızdan uzak tutmamanızı dilerim.