Sör Aleksi’nin hiç dilinden düşürmediği bir söz vardı:”Kızlarım,ümitsiz hastalıkların,mukadder felaketlerin son bir ilacı vardır:Tahammül ve tevekkül.Elemlerde bir gizli şefkat var gibidir.Şikayet etmeyenlere,kendilerini güler yüzle karşılayanlara karşı daha az zalim olurlar.”
Sayfa 224
"Kızlarım, ümitsiz hastalıkların, mukadder felaketlerin son bir ilacı vardır: Tahammül ve tevekkül. Elemlerde bir gizli şefkat var gibidir. Şikayet etmeyenlere, kendilerini güler yüzle karşılayanlara karşı daha az zalim olurlar."
Reklam
"Kızlarım, ümitsiz hastalıkların, mukadder felaketlerin son bir ilacı vardır: Tahammül ve tevekkül."
Sayfa 223 - İnkılapKitabı okudu
... ümitsiz hastalıkların,mukadder felaketlerin son bir ilacı vardır: TAHAMMÜL VE "TEVEKKÜL".
Kızlarım, ümitsiz hastalıkların, mukadder felaketlerin son bir ilacı vardır: Tahammül ve tevekkül. Elemlerde bir gizli şefkat var gibidir. Şikayet etmeyenlere, kendilerini güler yüzle karşılayanlara karşı daha az zalim olurlar.
Sayfa 168Kitabı okudu
Sabr-ı Cemil musibetin geldiği ilk andan itibaren Allah'a Asi olmadan itaat ve gayret üzere sebat etmek ve bunun neticesinde gelen Allah'ın lütfu sayesinde musibetin psikolojik travmalarından etkilenmeden sükunete ve sekinete ermek demektir. Bu sebeple Bela'nın geldiği ilk an isyan etmemek ve sabretmek çok önemlidir. Nitekim Peygamberimiz sabrın, belanın geldiği ilk anda gerçekleşmesi gerektiğini ifade etmiştir. O anda gösterilen sabır, teslimiyet, tevekkül ve tahammül kulluğun en büyük nişanelerindendir. Belanın gelip insana çarptığı ilk andan sonra zaman içinde zaten doğal bir tahammül hali oluşur. Gökten ne yağdı da yer kabul etmedi ? Yani kim başına bir sıkıntı geldi de ona alışmadı ki ? Böyledir Bu Hayat İnsana tahammülü cebren öğretir. Oysa ki asıl maharet, gerçek Erdem musibetin çarptığı İlk Anda gönüllü bir boyun büküşle sabretmek; kan kussan da kızılcık şerbeti içtim diyebilmektir. Bu sabır sabr-ı Cemil olarak isimlendirilir. Bu sabır bir peygamber özelliğidir.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.