Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Siz öğretmenler halka daha yakınsınız. Bir yanınızla halksınız..
Sayfa 134Kitabı okudu
Tutum baştan yanlış. Yönetim halkı değil de, küçük bir zümrenin kolayca zengin olmasını amaçlarsa, bozulma dalga dalga yayılır. Her kesimi etkisi altına alır. Çürüme böyle başlamış. Ozanın dediği gibi "Halka dahleylemek nemize, cümle vebal bizdedir."
Sayfa 134Kitabı okudu
Reklam
"Bence her şey ekonomik güce dayanıyor. Şu ekmekten başlıyor her şey. Senin dershanen, okulun, benim hastanem, muayenehanem bununla yakından ilgili. Ekmek olmadan hiçbir şey yapılamaz. Her şey havada kalır." "Doğru ama ne yapabiliriz? Bu konuda halka nasıl yardım edebiliriz?" " Vallahi dostum, bence aydınlara düşen iş, halka içinde bulunduğu durumu anlatmaktır. Nasıl eziliyor, nasıl sömürüyor nasıl aldatılıp noksul düşürülüyor..." "Ben anlatıyorum bunları. Hiçbir etki yapmıyor. Adam günlük ekmeğinin peşinde. Onun için yakın çıkarları daha önemli. Biri 10 lira verdi mi, reiyi onun. Birisi 100 liralık bir çıkar sağladı mı, onun kulu kölesi.."
Sayfa 132Kitabı okudu
Halkımız mutlu olmadan hiçbirimiz mutlu olamayız dostum. Her şey yarım kalır, eksik kalır.
Sayfa 131Kitabı okudu
Aradan bir kaç gün geçmişti. Remzi tarlasına doğru dürüst şu akıtamamıştı. Geliyor gidiyor, uğraşıyordu. Çeltiğin en çok şu istediği, günlerdi. Sararmış kalmıştı yeşil mahsül.
Sayfa 169 - Ararat YayıneviKitabı okudu
Ümmü'yle birer düvene bindiler,sürmeye başladılar. Kadın düşünüyor, nerde kaldı bunlar diye üzülüyordu bir türlü. "Şu herif bir kurtulsaydı" diye söyleniyordu içinden. "Allah'ım her dert gelip bizi buluyor, sırası mıydı şimdi bunun? Üç dört çocuğu başıma bırakır da ölüverirse, ben ne ederim? Nasıl yaparım? Oğlan da gitti gelmez. Ne gezerler el yerlerinde bilmem ki?..."
Sayfa 75 - Literatür 2022Kitabı okudu
Reklam
187 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
31 saatte okudu
...bu halkın yüzde sekseni hasta. Ya ruhsal ya bedensel, mutlaka bir yeri arızalı. Neden bu? Yoksulluktan, ağır yaşama koşullarından. Canım #talipapaydın kaleminle çok geç tanıştım ama tanışınca da #türkedebiyatı alanında en sevdiğim yazarlardan biri oldun. Hele de köyü ve köylüyü anlatan yazarları ayrı bir seviyorum. Garip Osman, Ağ Osman ah ah... Tütün diye diye kendini heder etmeye değer miydi? İnsan yoksulsa, alım gücü yoksa kendini böyle paraliyor işte. Bir kesim zenginliklerine zenginlik katıyor ama diğer kesim de yoksulluklarına yoksulluk katıyor (yoksulluğa itiliyorlar) Onca çalışıp çabalamaya hak edilen değer verilmiyor Osman ne yapsın delirmeyip de? Dönemin şartlarına bakınca yine eğitimsizlik söz konusu. Bir kesim yine ne yazık ki hacılar hocalar iyi eder hastamızı kafasında. Hekim kim ki? Para alıyor doğru, neden götürsünler. Köyden şehre varmak zaten zulüm ama eski kafalılık da hüküm sürüyor iste. Çok güzeldi. Çok beğendim. #parlakmeltemkitapligi #keşfet #like
Tütün Yorgunu
Tütün YorgunuTalip Apaydın · Cem Yayınları · 1981141 okunma
211 syf.
10/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Köy Enstitüleri Üzerine
Ünlü enstitülülerden Talip Apaydın eseri İsmail Hakkı Tonguç’un “Enstitü’ye nasıl girdiniz, nasıl okudunuz, biriniz bunu anlatın.” sözü üzerine yazdığını belirtiyor. Bu ülkü Cumhuriyet’i topyekün köyden kalkındırmaktır. Yazar “Köylerimizden kim bilir ne kötü alışkanlıklar, kabalıklar getirmiştik ama burada yavaş yavaş yontulu kurtulacaktır.” diye anlatıyor giriş hikayesini. Sadece sırada alınan eğitimi değil kiremit üretmekten, tarıma, hayvan yetiştirmekten, keman çalmaya her şeyin öğretildiği yerdir Enstitü. Çalışmak, üretmek onlar için ibadet olmuştur. “Okul yaşamın bir parçasıydı. Biz karada yüzme talimi yapar gibi hazırlanmıyorduk, bizzat hayatı yaşıyorduk.” diye anlatıyor yazar. Ama ülkede başarılar cezasız kalmayacak ilk önce Enstitülü kızlara başlayacaktı saldırılar. Bin yıldır ezilmiş Türk kızının kendini kurtarma çabası yobazlara hayalinde olmadık sahneler kurdurtup halka zehir saçtırır. Çok partili hayatla birlikte gericiliğin alan bulması türlü iftiralarla Enstitüleri kapatma sürecine sürükler. Enstitülülerin bizzat kendileri, hocaları dahi bu kampanyalara oyuncak olur. Yazar cumhuriyetin yetiştirdiği en büyük aydın olan Hasan Ali Yücel’i “Yerinden kımıldamaz bir çarkın başına geçmiş, eğitim tekerini en uzak dağ başı köyüne doğru sürmüştü.” diye anlatır. Nitekim enstitülerin mezarını İnönü kazmış toprağı Menderes atmıştır. 27 Mayıs İhtilali sonrası rüzgar tekrar enstitü lehine dönse de artık her şeye çok geçtir. Türk köylüsünün aydınlatılma ülküsü gericilerin, ağaların, imamların, softaların ve politikacıların katline maruz kalmıştır.
Köy Enstitüsü Yılları
Köy Enstitüsü YıllarıTalip Apaydın · Literatür Yayıncılık · 2009318 okunma
Ruhlarımız nişan tahtaları gibi delik deşik edilmişti. Uğramadığımız iftira, çekmediğimiz acı kalmamıştı. Bir tuhaf çalışmaydı bizim çalışmalarımız. Daha çok yararlı olalım diye çırpınıyorduk da milli eğitim müdürümüz "Bırak yahu, sana ne" diyordu. Valimiz, "Bırak" diye önümüze geçiyordu. Deyin ki, omuzlarımızda hep birlikte uzun bir ağaç götürüyorduk. Çoğu eğilmişti yere. Bize de eğilin diyorlardı. Ama yükümüz yere düşecekti, nasıl işti bu?
Sayfa 198Kitabı okudu
İşte Hakkı Tonguç, asıl bu sahipsiz bahçenin bahçıvanıdır. Dağ başlarından, dere kıyılarından, dana ardından topladığı biz köy çocuklarını, bu yoz, kıraç tarla bitkilerini köy enstitülerinde eğitimin adam edici aşısından geçirdi. Binlercemizi birden suladı, budadı. Gözümüzü, kafamızı aydınlığa açtı..
Sayfa 194Kitabı okudu
Reklam
Bu yurdun köylüleri, Anadolu'da insan yaşayalı beri hemen hep aynı kalmıştır. Bilisizdir, çiftçidir, çobandır. Alınyazısının çizgisini hep baştakiler çizmiştir. Kendini yönetenleri o herkesten akıllı bilir. Uzun başbuğluk, padişahlık devirleri, ona bu tutumu bir içgüdü gibi aşılamıştır. Başındakiler ne dediyse doğrudur, kendilerini nereye götürseler düzdür. Hocalar, hacılar akıllıdır. Ağalar güçlüdür. Devletliye karşı gelinmez, ulemaya dil uzatılmaz. Köylü hep böyle bilmiş, böyle sanmıştır. Bu yolun ucu nereye varır?
Sayfa 193Kitabı okudu
Biz toplumumuzda olagitmekte olan yolsuzlara katlanamayacaktık. Biz boyuna savaşacaktık. Biz her yerde düşman kazanacaktık. Öyle bir kişilik kazanmıştık. Bize dur-dinlen yoktu. Biz artık hiç rahat edemeyecektik...
Sayfa 170Kitabı okudu
Yurdumuz, halkımız nasıl bir batağın içindeydi, dayanılır gibi değildi.
Sayfa 170Kitabı okudu
Asıl şaşılacak şey, yanımızdaki köylülerin durumu idi. Onlar için tartışıyorduk, ama onlar hiçbir şeyin farkında değillerdi. Kim konuşursa ona baş sallıyorlardı.
Sayfa 169Kitabı okudu
Sabahattin Ali
Çıkarcıların elinde dünya insanlara zehir olmuş. İşler iyi düzenlense herkesin karnı doyar. Herkes mutlu olabilir.
Sayfa 150Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.