"...kadınlara böyle şeyler söylersen seni terk ederler. 'Bana yeterince hitap etmiyorsun,' demek gerekir kadınlara, 'şişmansın az ye,' demek gerekir kırk beş kilo bile olsalar, 'bu aralar biraz yalnızlığa ihtiyacım var lütfen çok üstüme gelme,' demek gerekir, 'ama sen benim ideallerime mani oluyorsun buna hakkın yok,' demek gerekir, 'ne yapayım elimde değil annemi yine çok özledim,' demek gerekir. O zaman sana âşık olurlar. Sende âşık olunacak bir şey kalmadığında, imkânsız aşkı yaşamak için."
Burada da bana yardım eder misin, ha? Zaten arada büyük bir fark yok, ha senin minimini maymuncukların, ha benim "sevgili ayıcıklarım!" Zaten ikisi ruh itibariyle öyle birbirlerine benzerler ki...
"Gerçi bir zaman sonra bir hipopotam yahut sokaklarda yürüyen kocaman sürüngenler nasıl bizim için bir ucube gibi görünüyorsa, hükümdarlık da tarihin müzesinde hayretle seyredilecektir."
"Evet, evet ne olursa olsun, ben Patnos dağlarında halk çocuklarıyla er olarak askerlik yapmayı, emekli olduktan sonra siyasal iktidarın uzattığı yönetim kurullarında, on binlerce lira para alan orgeneral olmaya değişmem!"