Yıl 1998. Kanada’nın Vancouver şehrindeki British Colombia Üniversitesi’ndeyim. Ömrümde ilk kez bu şehirde karşılaştığım, Nakşibendi Şeyhi Şeyh Nâzım Kıbrıs-î, etrafındaki MI6 ajanı güzel kızlarla cilveleşerek verdiği konferansta şunları söylüyordu:
“İngiliz Kraliyet ailesi Hz. Muhammed’in soyundandır. Prens Charles doğuştan sünnetli gizli Müslümandır.”
Baphomet sembolü, Tapınak Şövalyeleri tarafından Şeytan’ı temsil etmek için kullanılmıştır. Yıllar geçtikçe bu sembole birçok farklı isim konulmuştur; Mendes Keçisi, Bin Yavrulu Keçi, Kara Keçi, Judas Keçisi ve belki de en uygunu Günah Keçisi.
Baphomet, keçinin doğurganlığıyla birlikte karanlığın güçlerini temsil eder. Pentagramın saf halinde, yıldızın başucunda bir insan figürünün çevrelendiği gösterilir -Üç uç yukarıda, iki uç aşağıda.- İnsanın ruhani doğasını sembolize eder. Satanizmde de pentagram kullanılır ama satanizm insanın bedensel içgüdülerini ya da ruhani doğanın tam tersini temsil ettiği için pentagram, keçinin kafasına tamamen uyacak şekilde ters çevrilmiştir -Meydan okurcasına yukarı kaldırılmış boynuzları ikiliği temsil eder; diğer üç uç ters çevrilmiştir, yani teslis reddedilir. Sembolün dış çemberindeki, büyülü Kabala öğretilerinden gelen İbranice figürlerin anlamı “Leviathan”dır- Islak cehennemin yılanı, Şeytan’la özdeşleştirilir. Bu figürler ters çevrilmiş yıldızın beş ucuna denk gelir.
1022 yılında Orléans'ta yakılan Katharosçu bir heretiğe yöneltilen suçlamalar içinde, tarikata kabul töreninde ölü bir çocuğun küllerinin karıştırılmasıyla hazırlanan ekmeğin yenmesi de yer almıştır. 1090 yılında bir Benedikten rahip, tarikata kabul töreninde yakılmış çocuklara ait külün yenmesinin, tarikattan bir daha ayrılmayacağının göstergesi olarak kabul edildiğini yazar. 14. yüzyılın başlarında Tapınak Şövalyeleri Engizisyon Mahkemelerinde yapılan sorgulamalarında, homoseksüel orjilerde kızarttıkları çocukların yağlarını putları Baphomet'e adadıklarını itiraf ederler.