Evimin tam önünde huzurevi var. Ve her gece orada sabahlayan bir amcaya odaklıyım bir aydır. O da beni farketmiş olacak ki gözü benim balkonda. Selam veriyor her gördüğünde. Belki yalnızlığına ortak oluyorumdur ve bu onu mutlu ediyordur bilmiyorum. Ben kitap, kahve, müzik eşliğinde sabahlıyorum, o elindeki bir kağıt parçasına bakarak...
Neden huzurevi derler oraya..?
Terkedilmek ve yalnız kalmak ne zamandan beridir huzurun tarifi...
Sahi huzur ne idi?
Mutluluk? Yok, hayır o başka bir duygu.
Hüzün? Bu da değil, hüzün bambaşka bir şey.
Güvende hissetmek, korkmamak, sevmek, sevilmek..?
Huzur neydi ..?
Daha ne olduğunu bile bilemediğimiz, açıklayamadığımız bir duyguyu; nasıl da terkedilen, yalnızlaştırılan insanların koyulduğu dört duvarın ismi yapabilirler..?
BEN DÜŞÜNDÜKÇE İŞİN İÇİNDEN ÇIKAMIYORUM. HEM DE HİÇ ÇIKAMIYORUM...