Diş hekimliğiyle ilgili enteresan bir olay yaşanır. Atatürk’e takdim edilen listede büyük diş hekimi Alfred Kantorowicz’in üstü çizilmiş. Atatürk sebebini soruyor. Schwartz, “Efendim, bu arkadaşımız diş hekimliği alanının en iyisidir; fakat ne yazık ki kendisi bir sosyal demokrattır. Şu anda da Lichtenburg Konsantrasyon Kampındadır, bunu getirtemeyiz. Reich Hükümeti bu arkadaşı bize teslim etmez. Bu sebeple listenin ikinci sırasında olan arkadaşı size öneriyorum” diyor. Bunun üzerine, hemen Almanya’ya bir mektup yazılıyor. Profesör Kantorowicz isteniyor. Bu mektuba iki ay cevap gelmiyor. Schwartz zavallı, ellindeki listeyle tekrar geliyor. “Ekselans” diyor, “Zat-ı alinize arz ettim, vermezler bu adamı. Arzu ederseniz listenin ikinci sırasındaki arkadaşla irtibata geçelim.” “Hayır” diyor Atatürk, Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras’ı çağırıyor. “Hemen Reich Hükumetine bir nota çek” diyor. “İki ay mektubumuza cevap verilmemesi Türkiye Cumhuriyeti Hükumeti’ne kasıtlı bir hakaret midir?” 48 saat sonra Profesör Kantoroviç serbest bırakılıyor ve İstanbul’a geliyor. Atatürk, Reich Hükumetinin Türkiye ile kapışmak istemediğini gayet iyi biliyor. Bunun çeşitli sebepleri var. Ekonomik sebepleri var, psikolojik sebepleri var, Birinci Dünya Harbi’nden kalan arkadaşlık var; sonra Almanya Orta Doğu ve Kafkasya’da bir şey yapmak istediği zaman Türkiye’nin yardımına muhtaç. Atatürk bunu biliyor ve bu bilgisini gayet nazik bir şekilde kullanıyor. Kantorowicz geliyor ve Türkiye’de diş hekimliğinin kurucusu oluyor.