Makber’in Mukaddimeleri
Makber -ki âsâr-ı mevcûdemin en âhiridir- fenâ bulmuş bir vücûdun bekâsı için yapıldı. Makâbirde mündemiç olan meâli-i şi’riyyeden Makber’de bir eser bulunmadığını bilirim. Makber bir feryâd-ı tahassürü şâmildir ki, hiçliğe müstenid olduğu için mütalaasından hâsıl olacak netice de hiçtir; lâkin bence bir şeydir.
Evet,
Hafif bir karın ağrısı geçirdiği için "hasta olduğu" söylentisi, o bildiremese de ailesine kadar ulaşmış . Gazetelere bile geçmiş. Bundan, hayli şikayetçi. 15 kasım tarihli mektubunda Seniha'yla dertleşirken "dalgasını geçmeden" edemiyor: Sizin kabahatmiz yok (ama) hastalık konusu artık "kabak tadı" vermeye başladı.
Okuduğum ilk Elif Şafak kitabı idi (3-4 kere AŞK kitabına başlayıp yarım bırakmamı saymazsak). Etrafımdan duyduğum olumlu yorumlardan dolayı herhangi bir önyargım olmadan kitabı okumaya başladım. Ve bitirdikten sonra kendi kendime sordum: "Türkan neden bu yazarla daha önce tanışmadın?" diye. Bundan sonra bir daha Elif Şafak okur muyum?
Evlenirken veya meslek seçerken "Beş yıl, on yıl, yirmi yıl sonra nerede olurum? Bana nasıl hissettirir? Neler yaptırır?" sorularını sormalı, buna göre bir karara varmalısın.
Sonra elini salladı,
Allah kahretsin yani erkeklik olmasa ağlayacağım be.
3-5 gün gelemedim kendime.
Ya buram yanıyor abi nah buram.
Direksiyon, yol, taş, viraj.
Yav trafik memurunu Türkan görüyorum iyi mi?
Sebebsiz yere doluyor gözlerim.
Ne yemek ne içmek, durup dururken bir ağlama.
Özlüyorum be.
“Ne oluyorsun?” dedi Ekrem.
Hiç dedim ama ısrar etse de anlatsam diye içim gidiyor.
Sonra baktım üstelemedi, ben kendiliğimden döküldüm.
Yani ihtiyaç abi anlarsın.
“Bana bak.” dedi Ekrem. “Sen kim o kim?
Babasının yanında yirmi tane Osman çalışıyor.” dedi.
“Kapısının önünde on kişi nöbette.” dedi.
Ben de onbirinci olurum dedim, yattım nöbete iyi mi?