Bu kitap 2015 yılında bana hediye olarak alınmıştı. Ve Ayşe Kulin benim adıma "Güneşi hep pırıldasın." diye imzalamıştı. Kitabı okumadan da bu cümle beni çok etkilemişti ama kitabı okuduktan sonra daha bir anlamlı oldu bu cümle. Kitaba birkaç kez başlayıp devam edememiştim, böyle zamanlarda kitabın okuma zamanının gelmediğine inanırım. Her kitabın bir zamanı olduğunu düşünürüm. Bu kitabın da zamanı şimdiymiş. Finallerden dolayı biraz geç bitirmiş oldum ama yine de bitirdim.
Distopik bir eser olması hiç şüphesiz insanı heyecanlandırıp, meraklandırıyor. Romanda Ramanis Cumhuriyeti adlı bir ülkede yaşanan durumlar göz önüne seriliyor. Bu ülke ile güneş arasına yerleşen bir Gökcisim sebebiyle insanların güneşe olan hasreti romanda yer alıyor. Yazarın, romanda bir kadının hayatı üzerinden pek çok konuya değindiğini görüyoruz. Romanda; gelecekte var olabilecek bilimsel buluşları, siyaseti, aşkı, arkadaşlığı, anneliği, kardeşliği, kadınların kendilerine yapılan şiddete ve eşitsizliğe karşı çıkışlarını, birlik olmayı, uyanışı, küllerden yeniden doğmayı ve daha pek çok şeyi buluyoruz.
Yazarın pek çok konuyu romana birbiriyle bağlantılı bir şekilde yayması oldukça etkileyici ve sürükleyici. Roman, dili ve içeriğiyle okuyucuyu etkileyen, düşündüren bir eser. Ben çok beğendim!