Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
ben yük değilim. ben ayağınıza bağlanmış taş değilim. ben o aşamadığınız, aşmak istemediğiniz, çabaladığınız ama çok yorulduğunuz dağ değilim. yük değilim ben. yok değilim. babamdan başkasına piç de değilim. hiç de değilim ben kimseye. ben yetimhaneden aldığınız, günahtır diye baktığınız, her sorununda sırtınızı sızlatan o çocuk değilim. yada sırf ağladığında başını kaldırdığınız, kahramanlık hikayelerinizin yardımcısı değilim. belki kendime bir ev yapamadım ama tüm sokaklar benim. tüm çocuklar tanır beni. benim saçlarım hepsini tanır. şimdi karşımda sanki ben lanetliymişim ama bunu anladığım anda ben uydurmuşum gibi duruyorsunuz. üstü başı kirli, bi kaldırımda uyuyakalmışım gibi bakıyorsunuz. sanki her şey doğruydu, ben yanlıştım gibi bakıyorsunuz. siz yıkılacak mısınız, ben ezip geçeyim mi.
"Düşünürler ki Müslümanları öldürürsek İslam biter. Bilmezler ki dağ taş İslam'dır. Bilmezler ki alem İslam'dır. Bilmezler ki dönen kainat İslam'dır."
Reklam
“İyi yetişmemiş insanların ülkesinde düzen bir bozuldu mu, mağara devri, taş devri hortluyor Minas Efendi. Bu bütün tarih boyunca böyle olmuş, böylece de gidecek.”
Tarık Buğra
Tarık Buğra
Küçük Ağa
Küçük Ağa
BU YAĞMUR
Bu yağmur, bu yağmur, bu kıldan ince, Nefesten yumuşak, yağan bu yağmur. Bu yağmur, bu yağmur, bir gün dinince, Aynalar yüzümü tanımaz olur. Bu yağmur, kanımı boğan bir iplik, Tenimde acısız yatan bir bıçak. Bu yağmur, yerde taş ve bende kemik, Dayandıkça çisil çisil yağacak. Bu yağmur, delilik vehminden üstün, Karanlık, kovulmaz düşüncelerden. Cinlerin beynimde yaptığı düğün, Sulardan, seslerden ve gecelerden... Necip Fazıl KISAKÜREK
Şöyle bir cümle okudum; ❝Mücadele ediyorum, çırpınıyorum, deniyorum ama böyle kelebeğin ayağına taş bağlayıp 'Uç' demişler gibiyim... Kanat var ama yük çok ağır.❞ 🌻🦋
Ne arıyorsunuz: Yusuf'u!!!
Yusuf 70. Sonra onları bütün hazırlıklarıyla donattığı zaman, su kabını kardeşinin yükü içine koydu ve sonra da bir dellal şöyle bağırdı. "Ey kervan. Siz kesinlikle hırsızlık yapmışsınızdır." Merhum Hamdi Yazır, ortada bir hırsızlık yokken Yusuf (as)ın bu şekilde onları hırsızlık ile itham etmesi iftira değil midir? diye sorar. Durum tespitinin, bu soruya verilecek cevaptan çok daha kolay olduğunu itiraf eder ve şu notu düşer: gerçekten dellanın bu seslenişi, su kabı için bir suçlama değil, daha önce Yusuf'u babasından kaçırmış olmalarını bir tür hissettirme ve ona ait bir azarlamadır." Yusuf 71-72 Bunlara döndüler de dediler: ne arıyorsunuz? Onlar da dediler ki: "Hükümdarın su kabını arıyoruz. Onu bulup getirene bir yük zahire var. Üstelik o tas bana zimmetlidir". Burada su kabı olarak tercüme edilen kelimenin iki anlamı olduğunu söyler merhum Hamdi Yazır. Su kabı ve ölçek. Ve inanılmaz bir tespit yapar: Eğer kastedilen ölçü kabı ise, Yusuf Mısır devletinin adaletinin ölçüsüdür. "Ne arıyorsunuz?" sorusuna karşı bu anlam ortaya konsa, "Siz bir azizi kuyuya atmıştınız onu arıyoruz" deniverseydi ne müthiş olurdu."
Reklam
Bir çoşku var içimde bugün kıpır kıpır. Uzak çok uzak bir yerleri özlüyorum. Gözlerim parke parke taş duvarlarda. Açılıyor hayal pencerelerin; Hafif bir rüzgar gibi süzülüyorum. Kekik kokulu koyaklardan aşarak. Güvercinler ülkesinde dolaşıyor. Bir çeşme başı arıyorum. Yarpuzlar arasında kendimi bırakıp. Mis gibi nane kokuları arasında. Ruhumu dinlemek istiyorum. Zikre dalmıs her şey... Güne gülümserken papatyalar. Dualar gibi yükselir ümitlerim. Güneşle kol kola kırlarda koşarak. Siz peygamber çiçekleri toplarken. Ben çeşme başinda uzanmak istiyorum. Huzur dolu içimde? Ben sonsuzluğu düşünüyorum. Ey sonsuzluğun sahibi, sana ulaşmak istiyorum! Durun kapanmayın pencerelerin Güneşimi kapatmayın!.. Beton çok soğuk, üşüyorum!..
Ama unutma, taş duvarlar arasındaki karanlığımın senden başka penceresi yok.♡
Pamuktan prensesle siz çocukları kandırın Bize Taş prensesler lazım 👸
yedi kat göğün yetimiydin göğsümde, yol kokusu başın şimdi kimin sesinde uyuyor? kimin ırmağındasın şimdi o dağdan bu ovaya sürdüğün at şimdi kimin ağacına bağlı? yeşerdi mi tarlan acı kök tadın aldın mı dünyadan? bir avlunun karanlığından bakıp her aşk kusur soyundandır dedin mi her kapıda? yarık içinde tırmandığın dut dalı sana da verdi mi yemişin? herkesten bir taş eksiltirken ördün mü duvarın? onca aşk geçtin, hani ne var heybende? her seferinde başka bir kapıdan topuklarken ayrılığın atını dinmek bildi mi içindeki sahra sesi? onca yıl veda ovasını gezip durdun da gördün mü merhamet tepesini?
Reklam
"Bu başıma bir iş gelse aniden Bir anamın gözlerinden yaş gelir Kurşun yesem bu sırtıma Derinden
Evveller evveli bir yabancı görmüştüm rüyamda. Israrla her gece rüyama girerdi bir ara. Bir gece uykumda ıssız bir çölün ortasındaydım. Sağa döndüm yalnızım, sola döndüm yalnızım. Bağırıyorum şaka yollu; ne duyan oluyor beni, ne gören. Ailemi görüyorum, koşuyorum. Bir gece önceki yabancı taş koyuyor yoluma... Dönüyorum arkamı; eşi dostu görüyorum. Bir bakıyorum aşağıya yine aynı yabancı, pranga olmuş ayaklarıma... Derken son çare bir yabancıya daha denk geliyorum. Kızıl saçlı, yeşil gözlü, yorgun düşmüş bir yabancı... Var gücümle ona koşuyorum. Bir engel çıkmıyor bu sefer yoluma. Varana kadar koşuyorum. Tam vardım derken; Tak! Bir şeye çarpıyorum. Yansımama. Kendimi tanımayacak kadar değişmişim. Fark edince yıkılıyorum. Bu gerçek tokat oluyor çarpıyor yüzüme. Peşin sıra uyanıyorum bu süregelen kabustan. Tövbeler çekiyorum, şükürler ediyorum, vardığım her secdeyi gözyaşımla yıkıyorum.. O gün bugündür uyumaktan kaçıyorum. Uyandığımdan beridir böyle şeyler anlatıyorum eşe dosta, koluya komşuya... Aslına bakarsanız ne çok şey anlatıyorum bu satırlarda. Tabi anlayana...
Mümkünse hayırlı sabahlar tabi bu kadar acıya seyirci kalıp nasıl hayat devam ediyor belli değil ama. Taş olsa çatlar insan çatlayamıyor demek ki. Kalbim çatladı artık.
İçimdeki taş yerinden kımıldadı. Göğün altında, yerin telef edilmiş yüzünde bir papatyanın "olmaz" yaprağına düştüm. Ben sustuysam söz de sussun. Olmadı, taşındım ertesi gün "olur" yaprağına. Orda büyüttüm hatırayı, ordan düştüm. Hatıra da unutsun kendini koyuluğunda.
Birhan Keskin
Birhan Keskin
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.