Bu yaşa erdirdin beni, gençtim almadın canımı
ölmedim genç olarak, ölmedim beni leylak
büklümlerinin içten ve dışardan
sarmaladığı günlerde
bir zamandı
heves ettim gölgemi enginde yatan
o berrak sayfada gezindirsem diye
ölmedim, bir gençlik ölümü saklı kaldı bende.
Vakti vardıysa aşkın, onu beklemeliydi
genç olmak yetmiyordu fayrap sevişmek
Beklentimi Karşılamadı :(
Selammmm bugün beklentimi karşılamayan bir kitapla geldim Dikenlerin Büyüsü. Öncelikle kitabı geçen yıl almıştım ve yarım bırakmıştım. Tekrardan şans vermek istedim ama sonuç hüsran. Fantastik okumayı çok severim ama...Kitap beklentimi asla karşılamadı. Kitabın içine asla giremedim çok sıkılarak okuduğum bir kitap oldu :( "Bitsin artık yeni kitaba geçeyim" diyerek zar zor bitirdim. Dediğim gibi kitaba asla adapte olamadım. Bu arada kitabın tasarımı çok hoş ama tasarımı bile beni okumaya teşvik edemedi malesef.
Elisabeth, Güneyrüzgarı Krallığındaki Büyük Yazdüşü Kütüphanesinde çocukluğundan beri bu zihniyetle yetiştirilmiştir.Raflarda fısıldayan ve demir zincirlere vurulmuş sihirli kara büyü kitaplarının arasında yaşarken bu kitapların mürekkepten oluşan korkunç canavarlara dönüşebileceğinin farkındadır. Bu yüzden çıraklık mertebesinden muhafızlığa yükselip krallığı bu korkunç güçten korumayı kendine amaç edinmiştir.
Kütüphanede meydana gelen bir saldırı . en tehlikeli kara büyü kitaplarından birinin zincirlerini koparmasına yol açar. Elizabeth bir anda kendini büyücü Nathaniel Thorn ve onun gizemli iblisi Silas ile yüzyıllardır süregelen karanlık bir planın tam ortasında bulur.
Büyük Yazdüşü Kütüphanesinin hatta dünyanın geleceği artık onların elindedir.
*“BÜTÜN BÜYÜCÜLER KÖTÜDÜR.”
*"KİTAPLARLA KONUŞTUĞUNU BİLİYORDUM AMA SENİ DİNLEDİKLERİNİ FARK ETMEMİŞTİM." 
Dikenlerin Büyüsü
Oruç, önce eşyayı diriltir. Elbet, eşyanın bu dirilişi, insan açısından bakılıncadır. Eşya, insana göre dirilmiştir oruçla demek istiyoruz. Evet, oruc, ilkin göze, dudaklara, damağa ve sonra düşünmeğe, hayal gücüne tesir eder. İnsanın idrâk ve yorumunu değiştirir. Duygularımız , düşünüş ve hayal edişimiz değişince, bizdeki dünya tasarımı da değişmeğe başlar. Artık, ne uyku eski uyku, ne yediğimiz yemekler eski yemeklerdir. Sıcak bir yaz gününden sonra iftarda içtiğimiz ilk bir bardak suyu, hiç bir gün farkına bile varmadan içtiğimiz bir bardak suyla değiştirir misiniz? İftar yemeği, dış ölçülerle, her günkü akşam yemeğimizden farklı olmadığı halde, neden o hiç unutulmaz, öbürleriyse hiç hatırlanmaz?
Sayfa 72Kitabı okudu
Oruç, ilkin göze, dudaklara, damağa ve sonra düşünmeğe, hayal gücüne tesir eder. İnsanın idrak ve yorumunu değiştirir. Duygularımız, düşünüş ve hayal edişimiz değişince, bizdeki dünya tasarımı da değişmeğe başlar. Artık, ne uyku eski uyku, ne yediğimiz yemekler eski yemeklerdir. Sıcak bir yaz gününden sonra iftarda içtiğimiz ilk bir bardak suyu, hiç bir gün farkına bile varmadan içtiğimiz bir bardak suyla değiştirir misiniz?
Sayfa 71Kitabı okudu
Münacaat
