Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bu adam kitapların uçlarına Çizilmiş itilmiş resim Korkmadan yaşar tebessüm gösterir Ağır başıyla nöbet alır Dağdan kaçar şehri çevirir Ve bırakır gönlünü bir tazı sıçramasına Erkenden aşındırır aşkını Anlamaz bir kadının Süresiz kapılıp yan geldiği tablolara Severek tebessüm attığını
Cahit Zarifoğlu
Cahit Zarifoğlu
Biri bana çok kızardı... Fazla mütevazı olduğumu, beş para etmez adamlara fazla değer verdiğimi ben kendi odamı işi öğreniyorum boya labta vaktim geçiyor diye sigara odası gibi kullanmasına müsaade etmeseydim, sonra nazikçe açık alana yönlendirmek gibi nezaketten anlamayan adama en başında sert olsaydım ne odamdan kovmak zorunda kalırdım, ne
Reklam
Tebessüm sadakaların ên güzelidir.
Bugün kaybettiklerin için yarın tebessüm edeceksindir.
Mektup-44
Aylar sonra rafa kaldırdığım yazıları sana dair tekrar bir şarkının etkisiyle gün yüzüne çıkardım, çıkarmakla hata mı yaptım bilmiyorum ama sanırım bu canımı yakmadı desem yalan olur. Üstü tozlanmış cümleler birer birer bir rüzgar etkisiyle okunacak hale geldi kalbimde unuttuğum sandığım duygularda ardı ardına içimde oluştu gözlerimde birikmiş özlem ve birazda pişmanlık. gözyaşlarım süzele süzele akmıştı çoktan kalbimde en iyi seninle geçirdiğimiz günlerin anıları saplamıştı bile ama hersey o an işte o an durmuştu benim için yazıları okudukça saplanıyordu kalbime bir hançer gibi sonra aylardır sakladığım senin birden bire parmağıma taktığın yüzüğü çıkardım önce derin bir tebessüm ederek sonra sanki 90'lardan çekilmiş bir fotoğrafımız ve doğum günüme dair bir not kağıdına baka kaldım. açtığım şarkının sözlerinde dediği gibi ''İnkâr etme yalvarırım Sen de sevdin beni bir zamanlar'' şarkının her sözü nasılda zihnimde canlandırıyordu seni bir bilsen... Sonra açtım pencereyi yaktım sigarayı derin bir nefes çekerek gökyüzüne bakıp hayatın devam ettiğini tekrardan fark ettirdim kendime o anlık duygusal boşluğunda.havada kuşların uçuşunu sokakta çocukların oyun oynaşlarını izledim bir kaç dakika, sonra döndüm tekrar rafta aldıklarımı, tekrar ait olduğu yere sokup hayata karşı mutlu maskemi takıp çıktım evden ve yürüdüm sokaklarca.
Birinden kitap hediye almak/vermek
📚 Birkaç gündür düşüncelerin içerisinde boğuldum durdum. Yıllar önce bir arkadaşım bana bir kitap hediye etmişti. Adı da
Serenad
Serenad
. İçine de harika bir not bırakmıştı ilk sayfasında. Eve dönüşte kitaba başladım. Henüz üniversite yıllarımdaydım fakat lise zamanlarımdaki gibi çok kitap okuyamamak beni üzüyordu. Ama bu güzel hediye beni yeniden heyecanla kitaba başlamaya itmişti. Ve sonunda metrobüste, otobüste, metroda... Kısacası her yerde elimde kitapla yolculuk etmeye başladım. Ders biter ve ben yolda kitabıma devam ederim. Birkaç günde bu şekilde bitirdim kitabı. Sürükleyici ve çok da duygu yüklüydü satırlar. Ne zaman kitaplığıma göz atsam hep dikkatimi çekip bana bir tebessüm ettirir. Çoğu kişi sevmeyebilir Livaneli'yi ama ben severim. Özellikle de Serenad'ından sonra. Geçtiğimiz hafta kitabı elime aldım yeniden. İçindeki nota baktım ve aslında bir insana duygularını açmak için ne kadar da anlamlı bir yolmuş diye düşündüm. Benim toyluğum bunu fark edememiş olabilir ama böyle olması daha da iyi olmuştur belki de. Sözün özü geçmişten gelen bir serenadı yeni fark etmiş olmak beni biraz duygulandırdı. Kitaplar duyguların aktarılmasında harika aracılar 🍁 ❓Sizler ne düşünüyorsunuz? Var mı duygularınızı aktardığınız ya da başkalarının size duygularını göstermek için kullandığı kitaplar?
Reklam
“O yüreğindeki acı mı?” diye sordular. Hafifçe tebessüm ettim; “Hayır” dedim. “O benim imtihanım!”
Nazik olmak bir zayıflık değil, bir erdemdir.
Maksim Gorki'nin dediği gibi, "İnsanların ruhunu öldürüyorlar anne. İşte asıl cinayet bu. Utanılacak bir cinayet..." Günlük hayatımızda, farkında olmadan da olsa, kabalıklarımızla ne kadar çok ruha zarar veriyoruz? Bir söz, bir bakış, bir hareket... Kalpler kırılıyor, ruhlar yara alıyor. Peki Platon'un nasihatini dinliyor muyuz? "Nazik olun. Çünkü karşılaştığınız herkes farkında olmadığınız zorluklarla boğuşuyor..." Yargılamadan önce anlamaya çalışıyor muyuz mesela? Yoksa, herkesin bir kalbi olduğunu, bizim gibi duygulara sahip olduğunu unutuyor muyuz? Yaralı, kırık veya belki de sadece sevgiye muhtaç... Oysa nazik bir kelime, bir tebessüm, bir merhamet eli uzatmak... İşte bu, kırık kalpleri onarabilir. Nazik olmak bir zayıflık değil, bir erdemdir. Unutmayalım, nazikliğimiz sadece başkalarının değil, kendi ruhumuzun da şifasıdır. #1000kitap #Platon #MaksimGorki #NazikOlmakErdemdir
Tümevarımsal Hatıralar...
Sessiz kalırdım bazen Her şeyi anlamıyormucasına Hava, su ve güneş Her zerresinde o sesi anımsarken. Rüzgarlar fısıltıyordu kulağıma, üşüyeceksin. Eve git. Uğultusunda duyuyordum davudî tiz sesini. Ve güneş gökyüzünü boyarken kızıla Silüetini çıkardı ufukta! Ama sarıydı teni sanki istemiyor gibi. Hüzün kaplıyordu göğüs kafesimi taki gece ay
Tebessüm edebilirsin, kalbinde zerre miktar iman olanın mutlaka cennete gideceği kesin bir vaad ve onun bile arazisi şu gördüğün dünya kadar. Rabbim'in rahmeti karşısında gamlanmaya değmezsin dünya.
Reklam
yaşamak acı kabak çekirdeği gibi tat verdiğinde günler arkasından ağladıklarını sildiğinde gidenin geri gelmesinin artık fark etmediğinde dünya çığ gibi üzerine çökünce yorgunluğun da görülmediyse geriye acı bir tebessüm kalır
Yakamoz& Papatya -10
"Papatya: Bir gün gidersem buralardan, ne yaparsın? Yakamoz, böyle hiç haber vermeden, apansız... Sensizliğe sığınırım, papatya. Papatya:nasıl yani? Bir gün olur da kaybedersem seni, bu şehir bir garip Yakamoz'un yıkıldığı yer olur papatyam; kilitlerle dolu kalbimi, tek bir anahtarla açan sen gidersen, yokluğunda bu kalbi bir daha kimse açamaz. Öylesine yer etti ki şu yaralı gönlümde bir tebessüm edişin, bana tüm acılarımı unutturuverir. Hiçbir şey eskisi gibi gelmez gözüme gayrı. Gökyüzüne bakınca seni hatırlamam, mesela, yada bir çiçek görünce acaba bu da hangi aşığın tesellisi olacak diye düşünmem asla. Sabahlarım bir tuhaflaşır, artık uyanmak istemem rüyalardan. Bilirim seni bir daha göremeyeceğimi, suratsız bir adam olurum mesela, eski yakamoz mumla aranır etrafta tüm gün, çatık kaş, duygusuz bir suratla gezer dururum dört bir yanda. Yanlış anlama sakın, bu sinirim sana değil. Benim tüm öfkem kendimedir, papatya; kendime en çok kendime kızarım. Ben nasıl yaşamışım böyle duygusuz, mantık harici hiçbir şey bilmeyen, kalpsiz bir adam olarak. Nasıl bilememişim seni gördüğüm günlerin nimetini, nasıl görememişim o sıradan gelen günlerin saçtığı muhteşemliği. Kalemim tutmaz olur, değil şiir, tek bir kelime yazamaz bu vurgun. İlhamını kaybeden şair, kanadını kaybeden kuş, suyunu kaybeden balık misali savrulurum burada sensizliğin başkentinde. Ateş sadece kalbimde kalmaz, tüm vücudumu yakar sensizlik. Öyle yakar ki küllerim saçılır seni gördüğüm her bir sokağa... Yağmurlar artık sevimsiz bir ıslaklık olur benim için. Artık görmem seni binlerce damlalar arasında..."
Özgür Vural
Özgür Vural
kendini arayan herkese...
🤍 Aşk, Hz Fatma Kuran okuduğu sırada karşısına erkeklerin en fazla dört eş sahip olduğuna izin verildiğine dair bir ayet çıktığında sesini bir anda Hz Ali duymasın diye alçaltması ve Hz Ali’nin bunu görünce tebessüm ederek “Merak etme sen hepsine bedelsin” demesiydi
“Bir başka insanla ilişkilerimizde en önemli hata kaynakları, iyi kalpli olmak veya o insanı sevmektir. Bir tebessüm, bir bakış, bir omuz yüzünden âşık oluruz. Bu kadarı yeterlidir; sonra, umut veya hüzün dolu uzun saatler boyunca bir insan imal eder, bir kişilik yaratırız. Ve ardından, âşık olduğumuz kişiyle görüştüğümüzde, karşımıza ne kadar acımasız gerçekler çıkarsa çıksın, o bakışın, o omzun sahibinden bu iyi yürekli mizacı, bizi seven kadın kişiliğini bir türlü ayıramayız; gençliğinden beri tanıdığımız bir insan yaşlandığında, gençliğini ondan ayıramayışımız gibi.”
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.