Ne yazık ki, birileri tecrübe kazandıkça gençliğini kaybediyor.
Hekimler olarak gündelik işlerimizi yürütürken kendimizi korumaya alıyoruz. Biz ve onlar diye ayrı kategoriler üzerinden düşünüyoruz, hastalarımızı pençesine alan kaderin bize aynı şeyleri yapmayacağını varsayıyoruz. Görünmez bir kalkanın, hayali bir koruyucu ekipmanın arkasına sığınıp kendimizi ayrı bir yere koyuyoruz.
Ve bunu akla mantığa uydurmaya çalışıyoruz. Genç bir doktorken hastalıkları yaşlılıkla bağdaştırıyoruz. Yaşlandıkça, hastalarımızın yaş ortalaması bize kıyasla düştükçe böyle düşünmek giderek zorlaşsa da ısrarla kendimizi kandırmaya devam ediyoruz; insanların hastalıklarını yoksulluğa, yanlış yaşam tercihlerine, genetiğe, artık kendimizi onlardan ayırabilecek ne bulursak ona bağlıyoruz. Bunlara duygusal açıdan inanıyoruz, ama mantıken bunların her şeyi açıklamaya yetmediğini biliyoruz. Tabii ki yaşam tarzımız ve kişisel koşullarımız ölme ve hastalığa yakalanma ihtimalimizi etkiler, buna kimsenin şüphesi yok. Fakat dürüstçe bir muhasebe yapacak olursak, hayatın rasgele, öngörülemez, neredeyse zar atışına bağlı bir tarafı olduğunu da sık sık tecrübe ediyoruz.
Sayfa 145 - Metis BilimKitabı okudu
Ergenlerin beyinleri yetişkinlerin beyinlerine oranla genel anlamda daha yoğun ödüllendirilmesi hissi tecrübe eder ve daha önce de değindiğim gibi ergen beyni hem daha fazla dopamin hormonu salgılar hem de dopamin hormonuna karşı daha fazla tepki verir. Bu yüzden heyecan peşinde koşmak genellikle uyarılma ve ödüllendirmeyi kontrol eden sinir sistemlerinin özellikle hassas olduğu bir dönem olan büluğ çağı ile ilişkilendirilir.
Sayfa 120Kitabı okudu
" bir nevi kimya ki âlimi yoktur tecrübe ettikçe biriken cahilliktir Ask."
Hayli tecrübe sahibisiniz, ama sahip olmadığınız bir tecrübe var ki, ümit ederim bu tecrübeyi asla edinemezsiniz, o da duyguları yitirmek ve onlardan vazgeçememenin sızısını hissetmektir.
Sayfa 30Kitabı okuyor
İlla Edep İlla Edep..
Şimdi gençlere giyim tarzı olsun veya tecrübe olarak şunu yapmayın, şöyle olursa daha iyi olur diye yön gösterdiğimizde yanlış anlıyorlar ve cahil olarak görüyorlar. Karşılığında cevap veriyorlar ve bu vermiş oldukları cevaba ise özgüven diyorlar yani saygı gösterip, evet deyip üzerinde düşünmek yerine edep etmeden cevap veriyorlar, işte adı da özgüven..
