Bu kitap, insanlara asla unutamayacakları bir sunum yapabilmeniz için birçok ipuçları veriyor.
İsminden de anlaşılacağı üzere, topluluk önünde nasıl konuşmanız gerektiğini, bu korkunuzu nasıl yenebileceğinizi de tafsilatıyla anlatıyor. Bunlar bu kitabı okuyan herkesin kolaylıkla anlayabileceği şeyler.
Ben ise bu kitaba diğer okurlara nazaran daha fazla anlam yükledim sanırım. Çünkü kitap bittiği zaman şöyle bir aydınlanma yaşadım:
Sadece topluluk önünde konuşurken değil, hayatımızın her alanında muhatabımızı veya muhataplarımızı etkileyebildiğimiz kadar değerliyiz, doğruyuz, haklıyız.
Toplantıda ortaya attığınız bir fikirde, iş yerinde patronunuzu ikna etmeniz gerektiğinde, çalışanlarınızı motive etmek istediğinizde, bir ürünü müşterinize pazarlamaya çalıştığınızda, eşinizle yaşadığınız bir tartışmada, çocuğunuzu kötü bir alışkanlığından vazgeçirmeye uğraştığınızda, sosyal hayatta karşılaştığınız birçok problemlerde…
Tüm bu durumlarda karşınızdakini ikna edemediğiniz müddetçe savunduğunuz şeyin doğru olmasının ya da sizin haklı olmanızın hiçbir önemi olmuyor.
İşte etkili konuşma da tam olarak burada devreye giriyor. Doğru bildiğiniz şeyi karşınızdakine öyle bir anlatmalısınız ki, o da aynı sizin düşündüğünüz gibi düşünebilmeli.
Her ne kadar birçoğumuz insanlara bir şey anlatmaya çalışmaktan nefret etsekte, maalesef hayatın kuralı bu.
Unutmayın: Fikirlerinizle bir başkasına ilham veremezseniz, o fikirlerin ne kadar iyi olduğunun bir önemi yoktur.